Sevgili arkadaşım Atilla Aşut, geçen gün “Dilin Kemiği” köşesinde
“deneyimli düzeltmen” olarak benden söz edince, 50 yıllık gazetecilik yaşamımın
büyük bir bölümünü oluşturan “düzeltmenlik” anıları geldi aklıma.
Bilindiği üzre Aşut, “Dilin Kemiği”nde medyada oluşan dil yanlışları,
haber dili üzerine ısrarla ve doğal olarak doğru bir biçimde uyarılar yapıyor,
önerilerde bulunuyor. Bugün, bunu yapan da bildiğim kadarıyla tek ve yetkin bir
yazar...
Aşut’un da her yazısında altını çizdiği gibi, bugün “haber dili”nde en
büyük sorun, bırakın “düzgün”lüğünü, Türkçeyi kullanmayı bilmemek...
Kısacası ve özcesi Türkçeyi bilmiyoruz, çünkü okumuyoruz.
En basiti, örneğin muhabir ve editörler dahi ertesi gün kendi
yazdıkları ya da düzelttikleri yazıları bile okumuyorlar.
Bırakın muhabirleri, bir anket yapın, bugün kaç yazı müdürü, gazete
yöneticisi kitap okuyor, Türkçeyi düzgün kullanıyor?
Kaç okur-yazarın masasında “Yazım Kılavuzu” var?
Okuyup yazmak orta öğretimde başlar. Şimdilerde öğrenciler testlerden
başlarını kaldırmıyor, “kompozisyon” diye bir ders var mı?
Ben, 16 yaşına kadar uçurtma uçurdum, lise birde kompozisyon
derslerinde yazmaya başladım, böylece de edebiyat ile tanıştım.
Bütün bunların çözümlenmesi bu gazetenin boyutlarını aşar.
Yazıya tat versin dersin “eski”lerden bir kaç dizgi “yalnış”ı verelim:
Sabah gazetesi, 1876 yılında yayın hayatına başlar. Sahibi Papadopulos
adlı bir Rum, başyazarı Şemsettin Sami Bey, müdürü Mihran Efendi’dir. Ve bir
gün Sabah’ta “Şevketlü Abdülhamit” ibaresi, Arap harfleriyle “şu kötü
Abdülhamit” olarak okunabilecek biçimde çıktığı için gazete bir süre
kapatılacaktır.
İstibdat döneminde “Sabah”ın en büyük rakibi “İkdam” (İlerleme)
gazetesi de 1894-1926 arasında Ahmet Cevdet Bey tarafından çıkarılır.
Padişah ile yakın ilişkilerde bulunan ve bunu yıllarca sürdüren Ahmet
Cevdet, gazetesini en parlak günlerinde kapatılmaktan kurtaramamıştır yine
de... Nedeni de küçük bir dizgi yanlışıdır.
Başmürettip, satırları düzeltirken birbirine karıştıracak ve “Cenab-ı
Padişahileri” ibaresi “Mösyö Cenab-ı Padişahileri” biçimine dönüşünce gazetenin
kapanmasına neden olacaktır.
Bir ilginç not daha: Devlet Basımevi’nde dizilip yayımlanan “Devlet
Yıllığı”nda Anayasa’nın bir yaprağı cilde ters girdiği için bu, Padişahı baş
aşağı görme dileği olarak yorumlanacak ve Devlet Basımevi de kapatılacaktır.
Neyse ki, “ileri demokrasi”de dizgi yanlışları için artık gazeteler
kapanmıyor; “gürültü” nedeniyle satışları yasaklanıyor, satanlar tutuklanıyor
ve para cezasına çarptırılıyor.
HALİÇ DAYANIŞMASI
HALİÇPORT adı verilen ve
tarihi-arkeolojik-endüstriyel-kültürel ve mimari mirasımız olan “Tersane-i
Amire”nin yok edilmesi ile sonuçlanacak olan proje ihalesinin duyulması üzerine
bir araya gelen tersane emektarları, sendikalar, meslek kuruluşları ve bunların
mensupları, mahalle sakinleri ve dernekleri, “Haliç Dayanışması”nı
oluşturdular. İletişim için: halicdayanismasi@gmail.com
HOŞ
GELDİN ECE
Şiir yazmaya 60’yı yıllarda başladım. İlk
şiirlerimden bazıları 1961-62’de Fethiye’de yayımlanan, yöneticileri arasında
Erol Temelkuran’ın da bulunduğu “Beşkaza” dergisinde çıktı. Rastlantıya bakın
ki, 50 yıl sonra ben “Birgün”de yazıyorum ve gazetemizin genel yayın yönetmeni,
sevgili Erol’ün kızı Ece Temelkuran… Gecikmiş de olsa sevgili Ece’ye hoş geldin
diyor, başarılar diliyorum.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder