13 Eylül 2013 Cuma

AKRABA

Akrabam kalmadı anılardan başka...

Gençliğin serin sularında sektirdiğim çakıl taşına yazdığım adının ilk hecesinde kilitli kaldı dizlerinde uyuduğum kırık ikindilerin sessizliği...

Esir düştüm akşama...

İhtiyarlığıma rehin iki kış, bir yazdan kalan ömrümü kimsesiz bir adada geçirmek isterdim; sol yanağının gamzesi yatağım olurdu, teninin kokusu yorganım...

Dağ kekiği kokan
sabah seher rüzgârı,
soyunmuş karanlıktan
akşam çoban yıldızı
misafirliğe gelirdi.

Önce leylekler gitti, ardından sen; serçelerin içtiği bir avuç yağmur suyunda kaldı dudağına sürdüğün rujun kokusu, sol kulağındaki küpenin ışıltısı, sutyeninin memelerinin ucuna bıraktığı çizgi...

Gittin, açık kaldı intiharın kapısı...

Yıllar oldu
kimliksiz bir odada
beden ecele esir,
ruh kâfir...

Çürüyor ihtiyar ömrüm; nereye gitmek istesem sokaklar çıkmaz, dağlar çıplak, gökyüzü dilsiz, alanların rengi solmuş, sen birlikte baktığımız samanyolunda değilsin, yıldızlar firarda...

Peru’da bir sılam bile yok, kiralık dahi olsa...

Akrabam kalmadı yalnızlıktan başka...


EYLÜL 2013

Hiç yorum yok: