“Şiir hem
şiir olmalı, hem de okunmalı, okunabilmeli... Yeni araştırmalar yapmayalım
demek istemiyorum. Şiir asıl bu gözü pek araştırmalarla gelişir. Ne var ki
sonunda tilkinin dönüp
dolaşıp geleceği yer yine kürkçü dükkânı, diyeceğim, halkın beğenisi olmalı. Şiirimiz hızla
gelişiyor. Kırk elli yıl içinde,
dallı budaklı bir çınar görünümü alırsa hiç şaşmayın.”
Oktay Rifat’ın bu sözlerine itirazı olan çıkabilir mi? Sanmıyorum.
Şiiri gibi açık ve yalın yazıyor Oktay Rifat.
Şiir: Hem okunmalı, okunabilmeli, ama şiir olmalı.
Şiir: Gözü pek araştırmalarla gelişmeli.
Yazısı da şiiri gibi açık ve yalın,
çünkü yazılarını da şiirinden, şiirinin geçirdiği deneyimlerden damıtıyor Oktay
Rifat.
Sürdürelim:
“Şair iyi şiir yazmak istedi mi, şiirin hünerlerini
öğrenmeye kalkar, kendini hiç düşünmez. Halbuki şiir bir yemiştir, şairin
yemişi. Güzel şiir nasıl yazılır demeden,
ben nasılım, demeli! Kafası gönlü
cılız adamın şiiri de cılız olur.
Kafası gönlü ileri adamın şiiri de ileri olur.” (1949)
Sürdürelim:
“Yüz, yüz elli yıl içinde resmin de,
şiirin de gerçeği kopya etmekle işe
başlayıp, sonra gerçeği değiştire değiştire, sonunda gerçekten başka bir
gerçek kurduklarını söyleyebiliriz. Bu söz, resimle
şiirin son yıllarda uğradığı değişikliği elbette ki tam olarak anlatmaz. Çünkü ne
resim, ne şiir, hiçbir
zaman tam bir kopyacılığa düşmemişlerdir.” (1957)
Şimdi de bu alıntıları onun aynı tarihlere denk düşen
şiir kitaplarının yanma koyup öyle okuyalım.
1949 tarihlisi "Aşağı Yukarı", 1957
tarihlisi “Âşık Merdiveni", 1985
tarihlisi de "Koca Bir Yaz"ın
yazıldığı dönemlere ışık tutmuyor mu?
"Aşağı
Yukarı": Kafası gönlü ileri
bir adamın şiirleri…
"Âşık Merdiveni":
Gerçeği kopya
etmeden onu değiştire değiştire, sonunda gerçekten başka bir gerçeğin su
yüzüne çıktığı şiirler…
"Koca
Bir Yaz": "Yaşam"ı akışında keyfine bırakmanın şiirleri.
Sözü
bu kadar uzatmamın nedeni Oktay Rifat'm ayrıca şu özelliğine dikkati çekmek
için:
Oktay
Rifat, yaşamı boyunca şiir üzerine bina etmiş "yaman yaratıcılığını."
Melih
Cevdet Anday'ın şu saptaması oldukça yerinde:
"Söz gelişi resimlerine bakarsak Oktay
Rifat'ın şiiri ile karşılaşmış oluruz. Burada da renk
tadı ve biçim araştırması
öne
çıkmaktadır. Gördünüz mü yine
şiirin özelliklerine geldik. Oyunlarında ben,
Oktay Rifat'ın, diyalog yeteneğine hayran olmuşumdur. Bu diyalogçuluk onun
bazı
şiirlerinde de görülür." (Cumhuriyet, 20 Nisan 1988)
Yaratıcılığın oltasını şiirin serin sularından
çıkarmayan bir avcı.
Yazıları, şiirinin arka yüzlerine düşülmüş dipnotları.
Hangi döneminde olursa olsun şiirini yaratırken
beyninden ne geçiyorsa, ne düşünüyorsa “ses”li düşünmüş ve bunları kâğıtlara
aktarmış.
Bir anlamda şiirlerinin gizli "Günlük"ü de denebilir
yazılarına.
30 TEMMUZ 2015, BirGün
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder