19 Haziran 2014 Perşembe

ÇOCUK İŞÇİLER...

Bir tulumba­nın başında dur­muşlar. O, su çe­kiyor; ustası ellerini yıkayacak. Ellerini değil, bütün bir günün kirini, pasını. Kolu tulum­banın kolunun kalınlığında, elleri­ ise neredeyse ustasının ellerinin iriliğinde...
“Bu yıl da başardılar, şimdi sıra sizler­de...” diyor duvardaki afiş. O, afişin al­tında durmuş. Sağ elinde boya sandığı, koltuğunda oturağı bir teneke. Gözle­rinin ışığı afişteki yazı üzre mi düşmüş, yoksa başaranların fotografisine mi? Başarmaması için bir neden mi var?
Perdede fotoğraf sanatçısı Aclan Urazın çektiği Çocuk İşçilerin görüntüleri akıyor.
Hepsinin gözlerinde geleceğimizin ışıltısı.
Hepsinin ellerinde geleceğimizin gü­cü, kuvveti.
Hepsinin yüreğinde geleceğimizin güvencesi.
Çocukluklarından önce elleri büyü­müş çocuklar.
Umutlarından önce yü­rekleri çiçek açmış çocuklar.
Oyun saatlerini “iş” saatlerine rehin bırakmış çocuklar.
Her çocuğun öyküsü yaşanmış ve ya­şanacak bir ömrün öyküsü. Tabii Adapazarı’nda torna tezgâhı başında “Dik­katli ol, kaza geliyorum demez” uyarısı­nın altında canından olmazsa...
Geçen hafta bugün “Çocuk İşçiliği İle Mücadele Günü” idi.
“İstanbul İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Meclisi”, “İFSAK” ile ortaklaşa üç gün süren bir etkinlik düzenledi.
Toplantının açılış konuşmasını yapan Dr. Ercan Duman, çocuk işçiler konusunda çarpıcı açıklamalarda bulundu.
“İstanbul İşçi Sağlığa ve İş Güvenliği Meclisi”nin raporuna göre güvencesizliğin kaynağını ailelerin yoksulluğu, köyden kente göç, eğitime ulaşamama, eğitim sistemi ve sermayeleştirme süreci ile birlikte kapitalizmin duyduğu ucuz emek gücü gereksinimi oluşturmakta…
Sonuç olarak da çocuk işçiler ölüyor ve ölmekte.
Geçen yıl yaşamını yitiren 1235 işçinin 59’u, bu yılın ilk dört ayında ölen 396 işçinin 17’si çocuk işçi…
Küratörlüğünü fotografi ustası İsa Çelik’in yaptığı “Çocuk İşçiler” konulu bir serge açıldı.
Yine bir başka fotografi ustası Aclan Uraz, aynı konuda bir dia gösterisi sundu.
Toplantı sanatçı İrfan Ertel’in müzik dinletisi ile sona erdi.
Bu arada şimdiye kadar çocuk işçileri konu alan şiirlerimden dolayı ben de onur konuğu idim.
Ben de o çocuk işçilerden biri idim, çocukluğum ve gençliğim çeşitli işlerde çalışarak geçmişti, hayatımdan damıttığım o şiirlerden okudum.
Onlardan birini paylaşmak istiyorum
DOKUMADA ÇALIŞAN KIZLAR
Dokumada çalışan kızların
günleri naylon iplik, ucuz keten
emeğin, alınterinin ve aşkın
kanı damlar kirpiklerinden

Erimiş tırnaklarında al kına
tuzlu badem, eğlencelik
gençliği solmuş tül gelinlik
o çocuk yüzlü hanlarda

Çoğu hiç uyumuyor geceleri
çoğu yazlık sinemada, şarkılarda
güneş girmeyen bir romanda
bakışı aydınlık sevgili

Dokumada çalışan kızların
ben de karışsam aralarına
kuş olup konsam avuçlarına
dokusam onlarla kumaşını acının

Onlar ki yüreklerinden başka
öderler rüşvetini herşeyin
acılarından, umutlarından başka
aşkın, alınterinin ve emeğin

19 HAZİRAN 2014, BİRGÜN


Hiç yorum yok: