Harpût
kulaklarını sarkıt
eski korkutlar çıkıyo
karanlıklardan
bacadan düşen
harpût
Türk şiirinin yaşamı ve yazdıklarıyla en özgün şairlerinden Asaf Halet
Çelebi, acaba Harput’u görmüş müydü?
Sanmıyorum.
Fakat “Harput’ta Bir Amerikalı” komedisini yazan Cevat Fehmi Başkut,
önsözünde oyunu yazmak için Harput’a gittiğini belirtiyor.
4000 yıla uzanan mazisi ile Harput, her zaman merak ikliminin ilgi
odağı olmuş, kendi gönlünce efsanesini yaratmıştır.
Nasıl yaratmasın?
1530 tarihli
“Kamus-u Alam”ın yazdığına göre Harput’ta o dönemde 14
Müslüman, dört Ermeni mahallesi vardır. 19.
yüzyılın sonlarında 2670 ev, 843 dükkân, 10
cami, 10 medrese, sekiz kütüphane ve
kilise, 12 han ve çeşitli büyüklükte 90
hamam bulunmaktadır.
Bugün ise terk
edilmiş ve yerini bugünkü Elazığ’a
bırakmıştır.
Tarihçi-yazar Necdet Sakaoğlu’nun da belirttiği gibi “şafak
uykusu”ndadır.
Gülsan Eğitim ve Kültür Vakfı Başkanı, Harputlu Şefik Gül, bir süredir
bu kenti “uyku”sundan uyandırmak için
çalışmalarda bulunmakta...
Gül, daha önce Harput’ta kendi adını taşıyan bir “kültürevi” yapmıştı,
şimdi de vakıf olarak Necdet Sakaoğlu ve Görkem Gül Duman imzasıyla bu yitik
kente bir güzelleme kitabı olarak “Şafak Uykusunda Kent Harput”u armağan
ediyor.
Sakaoğlu, Harput’un tarih boyunca yaşadıklarını yabancı gezginlerin
anlatımlarıyla da zenginleştirerek anlattıktan sonra bölge insanının yaşamı,
türküleri, yemekleri, kullandıkları paralar, bugüne kalan tarihsel yapıları
gibi birçok konuyu da ışık tutuyor.
Bu arada anlattığı bir oldukça ilginçtir.
1893-1894 yıllarında Kolombiya’da Amerika’yı keşfeden Kristof Kolomb
adına bir dünya sergisi düzenlenir.
Sergiye Hakkı Beyin komiserliğinde Osmanlı
hükümeti de katılır.
Değerlendirme sonucunda Türk ürünleri,
özellikle tarım ve el sanatları dallarında bir çok ödül alır, ki bu ürünler de
Harput’tan gitmiştir.
Yine o yıllarda Harput’un yerel ürünleri için
dış pazar olanakları da vardı. Daha çok ipek, şarap, deri ve tarım ürünleri
ihraç edilmekteydi. Kolombiya’daki sergiye de bu ürünlerle katılınmış ve altın
madalya ile ödüllendirilmişti.
Bir kentin fotografisini bütün yönleriyle geçmişten
geleceğe taşıyan önemli bir çalışma...
TEŞEKKÜR
Geçen haftaki yazımda Çin Seddi’nden dünyanın yedi
harikasından biri olarak söz etmiştim. Muhteşem bir yapıt olsa da Çin Seddi dünyanın
yedi harikasından biri değil. İnternette dünyanın yeni yedi harikası oylamasında
seçilerek yeni harikalardan biri kabul edilmekte... Bu konuda beni uyaran sanat
tarihçisi Hakan Edirne’ye teşekkür ederim.
19
ARALIK 2013, BİRGÜN
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder