22 Aralık 2013 Pazar

ŞAFAK UYKUSUNDA HARPUT

Harpût
kulaklarını sarkıt
eski korkutlar çıkıyo
karanlıklardan
bacadan düşen
harpût

Türk şiirinin yaşamı ve yazdıklarıyla en özgün şairlerinden Asaf Halet Çelebi, acaba Harput’u görmüş müydü?
Sanmıyorum.
Fakat “Harput’ta Bir Amerikalı” komedisini yazan Cevat Fehmi Başkut, önsözünde oyunu yazmak için Harput’a gittiğini belirtiyor.
4000 yıla uzanan mazisi ile Harput, her zaman merak ikliminin ilgi odağı olmuş, kendi gönlünce efsanesini yaratmıştır.
Nasıl yaratmasın?
1530  tarihli  “Kamus-u Alam”ın yazdığına göre  Harput’ta  o  dönemde 14  Müslüman,  dört  Ermeni  mahallesi  vardır. 19. yüzyılın  sonlarında  2670  ev, 843  dükkân,  10  cami,  10   medrese,  sekiz  kütüphane  ve  kilise,  12  han  ve çeşitli büyüklükte   90  hamam  bulunmaktadır.
Bugün ise terk edilmiş  ve  yerini  bugünkü  Elazığ’a  bırakmıştır. 
Tarihçi-yazar Necdet Sakaoğlu’nun da belirttiği gibi “şafak uykusu”ndadır.
Gülsan Eğitim ve Kültür Vakfı Başkanı, Harputlu Şefik Gül, bir süredir bu kenti  “uyku”sundan uyandırmak için çalışmalarda bulunmakta...
Gül, daha önce Harput’ta kendi adını taşıyan bir “kültürevi” yapmıştı, şimdi de vakıf olarak Necdet Sakaoğlu ve Görkem Gül Duman imzasıyla bu yitik kente bir güzelleme kitabı olarak “Şafak Uykusunda Kent Harput”u armağan ediyor.
Sakaoğlu, Harput’un tarih boyunca yaşadıklarını yabancı gezginlerin anlatımlarıyla da zenginleştirerek anlattıktan sonra bölge insanının yaşamı, türküleri, yemekleri, kullandıkları paralar, bugüne kalan tarihsel yapıları gibi birçok konuyu da ışık tutuyor.
Bu arada anlattığı bir oldukça ilginçtir.
1893-1894 yıllarında Kolombiya’da Amerika’yı keşfeden Kristof Kolomb adına bir dünya sergisi düzenlenir.
Sergiye Hakkı Beyin komiserliğinde Osmanlı hükümeti de katılır.
Değerlendirme sonucunda Türk ürünleri, özellikle tarım ve el sanatları dallarında bir çok ödül alır, ki bu ürünler de Harput’tan gitmiştir.
Yine o yıllarda Harput’un yerel ürünleri için dış pazar olanakları da vardı. Daha çok ipek, şarap, deri ve tarım ürünleri ihraç edilmekteydi. Kolombiya’daki sergiye de bu ürünlerle katılınmış ve altın madalya ile ödüllendirilmişti.
Bir kentin fotografisini bütün yönleriyle geçmişten geleceğe taşıyan önemli bir çalışma...

TEŞEKKÜR
Geçen haftaki yazımda Çin Seddi’nden dünyanın yedi harikasından biri olarak söz etmiştim. Muhteşem bir yapıt olsa da Çin Seddi dünyanın yedi harikasından biri değil. İnternette dünyanın yeni yedi harikası oylamasında seçilerek yeni harikalardan biri kabul edilmekte... Bu konuda beni uyaran sanat tarihçisi Hakan Edirne’ye teşekkür ederim.

19 ARALIK 2013, BİRGÜN


Hiç yorum yok: