29 Mart 2013 Cuma

KİTAPLAR NE OLACAK?


Melih Cevdet Anday ile yaptığım bir konuşma sırasında söz döndü dolaştı kitaplara geldi. Hani “Bakla sofa, nohut oda” derler ya, onun misali küçücük de olsa evinin her yanı kitaplarla doluydu.
Yılların birikimi kitaplar artık fazla geliyordu. Bir yandan kendisinin aldığı, bir yandan çeşitli yazarların gönderdiği kitaplar önemli bir yığın oluşturmuştu.
Gerçi zaman zaman kitaplığı temizlerken kimilerini ayıklayıp yazın kaldığı köyün kitaplığına gönderse de eşi Suna Hanım, benim eşim gibi serzenişte bulunmaktan duramıyordu. Çünkü aynı sorun benim başımda da vardı.
Ne olacaktı bunca kitap?
Melih Cevdet’e sormuştum:
- Bütün bu kitapları okudunuz mu?
“Mümkün mü” diye yanıtlamıştı, “hepsini nasıl okurum. Ama kimilerini daha sonra okurum diye ayırıyorum. Böyleleri olduğu gibi, içlerinde 5-6 kez okuduklarım da var. Sonra bazıları başvuru kitaplarıdır, ansiklopediler gibi... Nasıl atarız onları?”
Bilim-kurgu yazarı Arthur C.Clarke’ın “Belki uzak görüşlü bir keşiş, basılı yayınları duyunca, bir gün binlerce kitap olacağı öngörüsüyle arkadaşlarını ‘Bu kitapları kim okuyabilir ki’ diyerek dehşete düşürmüştür.” sözlerini okuyunca evlerimizi dolduran kitaplarla aramızdaki maceralarımızı düşündüm.
Clarke’ın deyişiyle “siberkıyamet” dehşetini yaşadığımız günlerde kitapların hükmü ne olacak?
Bir başka deyişle 21. yüzyıla girerken gelecek yarım yüzyıl için ne gibi öngörüler ve kaygılanınız bulunacak?
Ben kitaplara bağlı geleceğimizi düşünürken Clarke, 1998’de 2010 yılı içi neler umuyordu:
“1. Fosil yakıtının kullanımı ve nükleer çağ sona erecek.
2. Taşınabilir enerji santralleri kurulacak ve artık kablo ağına gerek kalmayacak.
3. Ticari dönüşüm gerçekleşecek; bazı deneylerde şimdilik altın elde edildi ve ayrıca altından çok daha pahalı olan, Hidrojen bombasının içeriğindeki Tritium’a da rastlandı.
4. Amerika Birleşik Devletleri’nin “Teknolojik Bozgunu’ndan sorumlu olan Washington bürokratları ve üniversite profesörlerinin çoğunun işine son verilecek.”
Clarke, “Ampul değiştirmeyi bilen kimse kaldı mı?” diye sorduktan sonra günümüzde bilgi-eğlence patlamasından ciddi olarak endişe duyduğunun da altını çiziyordu.
Evet, yaşadığımız bu “siberkıyamet”te, bu bilgi-eğlence cehenneminde kitapların ne hükmü olabilir?
Ömründe bir kitaba olsun el sürmeyenlere sözüm yok.
Onlar zaten ne “düz”, ne “siber” kıyametin farkında olamayacaklar.
Evleri kitaplarla donatılmış bizim gibiler ne yapacak?
Ben onu merak ediyorum asıl...

28 MART 2013, BİRGÜN

Hiç yorum yok: