AŞK yeni
bir rüzgâr şimdi de, umudun sevinciyle sevdayı almış yedeğine
BEDEN
geçen yıllar kadar dayanabilecek mi bugünlerin zulmüne
COŞKU
çocukluk günlerimin ateşiyle kavursun isterdim geleceğimi
ÇOK
mu oldu kaç bin yıldır sevda sözlerini unutuşum, unutulmuşluğum
DAHA
önce de sormuştun: Kalbim, kavuşma ile ayrılıkların iki ucunda
ELVEDA
öpücüğü olarak dururken ömrüm, bir sevda ile karasevda arasında
FARK
elbette renginde, kim bilmez ki acısını yalnızlığın ve de hüznün
GÜN
kavuşurken çıkıyorum işte yeni bir güne, cebimde yıldızlar ve sana özlemim
HİÇBİR
çiçek konuşmuyor benimle, unuttum zamanın dilini
ISSIZLIK
neye dönüşür peki, yüreğime gözlerinin gölgesi düştüğünde
İŞTE
asıl işkence budur, sevişmek değil seninle, delice sevmek seni
KAR
hiç durmasın isterdim, yalın ayak bir sokaktan geçip gidiyorken günler
LACİVERT
bir hırka al demiştim rüzgâra, gün ışığı uğramasa da pencerene
MÜMKÜN
mü dağ dursa, gitse ay, kalsa ayşığı, gelse sonsuzluğun sevinci
NE
mi kalmıştı biten bir aşktan, karasevdaya ve anılara dair
O
günleri şimdi kıskanıyor zaman, günlerim diyor ne büyük hayalimdi
ÖLÜM
anayurdunu mu aramakta hâlâ
PAS
yedi kendisini, ben kaldım acılarım ve sevinçlerimle
RÜZGÂR
küs dursun bugün, memelerinin aleviyle sar bedenimi
SÖZ
nereye uçar, yazılsam ayrılığın menziline, yalnızlık nereye ve acılar
ŞEFFAF
bir şehvete yazıldım, et ölsün, kemik önce çürüsün, sonra o da
TAN
doğanda yanan alevdim, külü genç günlerimden damıtılmış
UMUT
küf tutmaz ama, yürek paslanıp çürüse de ırmak döner kaynağına
ÜZÜNTÜ
uzun yaşamaların çakıl taşıdır, ecel sayılı günlerde gelse de
VE
günlerce alevini emzirdim cinnetin, şimdi uzaktayım rüzgârımdan bile
YÜREK
kırlangıç karası öfkede, yüz bembeyaz uçurumunda anıların
ZAMAN
geçiyor, dün giden günlerin sırtındaydı, bugün gelecek günlerin yelesinde...
26
ARALIK 2013, BİRGÜN