15 Aralık 2011 Perşembe

“ANKARA HİLTON”DAN SİLİVRİ’YE…

Türkiye basın tarihinde ilk yasaklar 1858’de çıkarılan Ceza Yasası ile başlıyor. Oysa bu yasadan önce ülkede iki gazete (Takvim-i Vekayi ve Ceride-i Havadis) ve bir dergi (Vakayi-i Tıbbiye) bulunmaktadır.
Yasanın 138. maddesi özetle şöyle:
Devletin emir ve ruhsatıyla açılmış matbaalarda yüce saltanat, yöneticiler ve millet aleyhinde gazete ya da kitap ve zararlı belgesel basan ve yayan kimselerin eserleri zapt edilir, suçuna göre matbaası geçici ya da bütünüyle kapatıldıktan sonra on mecidiye altınından elli mecidiyeye kadar para cezasına çarptırılır.”
Ayrıca genel adaba aykırı mizah yazısı ve müstehcen resim basılması ile afiş asmak da yasaklar arasındadır.
Aradan neredeyse 150 yıl geçmiştir.
O tarihten günümüze “basın” mensuplarının soruşturmalardan, mahkeme kapılarından uzak durduğu ne zaman görülmüştür?
Hıfzı Topuz, “Türk Basın Tarihi” başlıklı çalışmasında “1954-60 yıllarını Türk basın tarihinde sonu gelmeyen davalarla dolu karanlık bir dönem” olarak nitelemektedir.
Zamanın Hatay milletvekili İhsan Ada’nın bir önergesi üzerine Adliye Bakanı Esat Budakoğlu’nun verdiği bilgiye göre “Yalnız bu dört yıllık süre içinde (Mart 1954-Mayıs 1958) 1161 gazeteci hakkında kovuşturma yapılmış ve bunlardan 238’inin mahkûmiyetine karar verilmiştir. 1958-60 yılları ise yurdun her yerinde sayısız basın davalarına bakıldığı bir dönemdir.”
1959-60 yıllarının gazetelerini duruşma haberleri ve tutuklanan gazetecilerin resimleri kaplamıştır. 11 ilde 26 gazetecinin mahkûmiyetine karar verilmiştir, 28 gazeteciye daha cezaevi yolu gözükmektedir.
Ankara cezaevinin yeni adı “Ankara Hilton”dur.
Bugün, durum çok mu farklıdır?
Bugün de 70 kadar gazeteci cezaevinde; Mustafa Balbay, Tuncay Özkan Doğu Perincek üstelik hücrelerinde bininci günlerini doldurdular.
Peki, öldürülen gazetecileri bu tarihin hangi sayfasına koyacağız?
6 Nisan 1909’da ilk öldürülen gazeteci Hasan Fehmi Bey’den Hrant Dink’e, Musa Anter’den Uğur Mumcu’ya yüz yılda öldürülen 63 gazetecinin hatırasını toplum belleğinin künyesinden silmek mümkün mü?
Basın tarihinin geçmişi biraz da cezaevlerinin, öldürülen gazetecilerin tarihidir bu yüzden; “medya” gazeteciliğinin değil elbette…
Şimdilerde “geçmiş”i sorgulamak, “özür” dilemek pek moda…
Geçmişi sorgulamaya bir de bu pencereden bakmalı…
Ama bu yazının amacı ne geçmişi sorgulamak, ne de basın mensupları adına bir “özür” siperine sığınmak…
“Özür” ancak “kapıkulu” medya gazeteciliğinin sığınağı olabilir…

ŞAİRİN NOT DEFTERİ

*Eskişehir’de yayınlanan edebiyat ve düşün dergisi “Arkadaş”ın onuncu sayısında Albert Camus’nun “Bilinç başkaldırıyla başlar” sözünden hareketle yazı ve şiirlere ayırmış bulunuyor. Dergi ayrıca Arkadaş Z.Özger’in “ünlü “Sevdadır” şiirini de poster olarak vermekte…
*Evcil hayvan ürünleri sektöründe faaliyet gösteren “Goody”, LÖSEV’in Ankara İncek’te bulunan “Lösemili Çocuklar Köyü”nde bulunan miniklerin moral kaynağı hayvanların, gıda ve konaklama ihtiyaçlarını karşılamaya başladı. Köyde, lösemili çocukların rehabilitasyon dönemlerini hayvan sevgisi ile daha neşeli geçirmeleri amaçlanıyor.
*TEMA Vakfı, toprak erozyonuna dikkat çekmek için 10 aralık cumartesi günü Nişantaşı Abdi İpekçi meydanında “Meşeler Yuva Arıyor” şenliği düzenledi. Etkinlikte, Hayrettin Karaca, Nihat Gökyiğit ve Şişli Belediye Başkanı Mustafa Sarıgül, “Meşeli Dağlar Meşeli” türküsünü söylediler.

İNADINA ŞİİR

Mayın, nöbetini tutsa da ecelin
tabut, ışık almaz hayattan

Ölüm, kardeşidir bir başka ölümün…

15 ARALIK 2011, BİRGÜN

Hiç yorum yok: