3 Kasım 2011 Perşembe

DEPREMDE FOTOĞRAF NEREDE?

Zaman, 1939 yılının 27 Aralık günü, sabaha karşı saat ikide Erzincan ve çevresinde bir kez daha duruyor. Richter ölçeğine göre 8 şiddetindeki deprem, başta Erzincan olmak üzere Amasya, Tokat, Sivas, Kırşehir, Ankara, Çankırı, Kayseri, Samsun, Ordu illerinde etkisini gösteriyor ve tam 32.962 yurttaşımız canından oluyor...
O günlerin gazetelerinin aynasına yansıyan haberlere göre TBMM hemen harekete geçmiştir. Yardımların acilen felaket bölgelerine ulaştırılmasını sağlamak, gereken önlemleri almak üzere hemen bir komisyon kurulmuştur. Ülkede ulusal yas ilan edilmiş ve yurt çapında bir yardım kampanyası başlatılmıştır.
Deprem, dünya kamuoyunda da yankısını bulmuştur. Aralarında Fransa, İngiltere, Almanya, Yunanistan, Bulgaristan ve Romanya’nın da yer aldığı birçok ülke, depremzedelere yardımda bulunmak için harekete geçmiştir.
Ve 31 Aralık günü, Cumhurbaşkanı İsmet İnönü Erzincan’dadır.
Evet, aradan tam 72 geçti. Karamsarlığın, umutsuzluğun, çaresizliğin anlamı yok, biliyorum. Elbette çok şey değişti. Dünya değişti çünkü... Ülkemiz, şükürler olsun, “ileri” demokrasi yolunda oldukça yol katetmekte(!)…
Son yüzyılda nice deprem felaketi yaşandı.
Cumhurbaşkanları, başbakanlar, bakanlar geldi geçti.
Sözler verildi, depremzede fotoğraflarına bakılıp gözyaşları döküldü. İsmet İnönü’yü seversiniz, sevmezsiniz. Sorun o değil, sorun devlet adamlığı…
İsmet Paşa ile o acılı kadının fotoğrafı var ya, işte o, 72 yıldır öylece, değişmeden duruyor ve diyor ki:
“Ey siyasete yön verenler, şimdi benim niye böyle bir fotoğrafım yok sizlerden biriyle...”

***

Kutsal kitaplara göre kardeş katilliği Habil’in küçük kardeşi Kabil’i öldürmesiyle başlıyor. Krallıkların, imparatorlukların tarihinde kardeşlerin birbirlerini öldürmesi büyük bir yer tutmakta… Günümüzde de sık sık halkların kardeşlik çemberi içinde barış içinde yaşayacakları dile getirilmekte.,, Oysa halklar “arkadaş” olurlarsa barış içinde de yaşabilirler. Arkadaşlık birbirine saygıdır, bağlılıktır, paylaşmaktır. Arkadaşlık, kardeşlik duygusunu da barındırır içinde çünkü… Barış içinde birlikte yaşanacaksa “arkadaşlık” bilincine daha bir önem verilmesi gerekmez mi?

ŞAİRİN NOT DEFTERİ

* 1995’ten bugüne 8 milyon fidanı doğaya kazandıran Ege Orman Vakfı ile işbirliğinde bulunan ve sera gazlarının iklim değişikliğine yol açan karbon ayak izini azaltmak için çalışmalar yürüten Roche, “2011 Dünya Orman Yılı”nda İzmir Seferihisar – Kavakdere mevkiinde 6 bin 600 fidanlık “Roche Çalışanları Korusu” ve 10 bin fidanlık “Roche Ormanı” oluşturdu.
* Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası’nın kuruluşunun 80. yılı etkinlikleri kapsamında, Türkiye’de sanata yön veren kavramları, modern sanat tarihi yazımını kuşatan sorunları geriye doğru giderek hatırlamak ve düşünmek için yapılan bir ziyaret niteliğindeki “Suretin Sireti” sergisi 1 kasımda Pera Müzesi’nde açıldı.
*İlk kitabı “Başka Hayatlar” ile 2004 Memet Fuat Deneme Ödülü’nü alan, ilk romanı “Yeni Baştan” 2007’de yayınlanan Nilüfer Kuyaş, “ayrılış travması üzerine yürek burkan bir hikâye” olarak anlattığı ikinci romanı “Ada’daki Ev”de Türkiye’nin siyasal çalkantılarla dolu bir dönemine ışık tutmakta… (Can Yayınları)

İNADINA ŞİİR

Barışı sever bütün çocuklar
beştaş, saklambaç, elim sende
bu yüzden anlamı aynıdır, değişmez
barış sözcüğünün halkların dilinde

(Barış koyun çocukların adını)

03 KASIM 2011, BİRGÜN

Hiç yorum yok: