3 Haziran 2017 Cumartesi

OKUMAYACAKSAN NİYE “İMZA” ATAYIM?

Bedii Faik’in “Matbuat Basın derkeen... Medya” (Doğan Kitap) başlıklı anılarının ikinci cildini okurken dikkatimi çeken bir kitap imzalama olayından söz etmek istiyorum.
Bedii Faik, “Fikret Adil’in Asmalımescit’in eski halini, yani rintlerin, sanatçıların, yazarların Asmalımescit’lerini anlatan hayli güzel bir kitabı da vardır” diyor, ama kitabın adını vermiyor.
Önce, iki-üç cümleyle Fikret Adil’i hatırlayalım.
1901’de İstanbul’da doğan Adil, Galatasaray Lisesi son sınıfında okurken gönüllü olarak Kurtuluş Savaşı’na katılıyor.
Memurluk ve gazetecilik yapıyor, 1937’den beri çalıştığı Beyoğlu İş Bankası’ndan 1966’da emekli oluyor.
1973’te de tedavi için götürüldüğü İsviçre’de hayata veda ediyor.
Mezarı Eyüp Sultan’da...
Yazarlığa 1920’de başlayan Adil, daha çok edebiyatı ön planda tutan fıkra, röportaj ve hikâyeleri ile biliniyor. 
Hikâye ve anılarını “Asmalımescit” ve “İntermezzo”, gezi notlarını ise “Beyaz Yollar Mavi Deniz” kitaplarında topluyor.
Bedii Faik’in Adil’in adını hatırlamadığı kitabı “İntermezzo” olsa gerek, çünkü “Asmalımescit”in yayımlanış tarihi 1933 ve Faik, 50 ve sonrasının anılarını kaleme almakta...
Gelelim “kitap imzalama” olayına...
Fikret Adil, herhalde o sıralar yeni çıkan kitabını Bedii Faik ve arkadaşları Sacit ile Mithat için imzalayarak üçünü bir arada “Yeni Sabah” gazetesinde Sacit’in masasına bırakır.
Bedii Faik, gazeteye pek seyrek uğradığı için, arkadaşları kitapları açıp bakarlar ki, her kitapta birer cümlelik “ithaf” yazıları var, ama hiçbirinin adı yok...
Örneğin birinde “Sen Asmalımescit’te yaşamadın, ama onu anlayacağından hiç şüphem yok” diye yazılı, fakat bu satırların kime yazıldığı belli değil.
Sacit ile Mithat, ertesi gün Fikret Adil’i arar ve durumu anlatırlar.
Fikret Adil, kitapları bir zarfa koyduğunu, üzerlerine de isimleri yazdığını söyleyecek olur.
Fakat dalgınlığından bunu da yapmamıştır herhalde...
Ardını şöyle naklediyor Bedii Faik:
“Hayır, Fikret Adil o dalgınlığı dahi bilerek yapmış gibi bir tavır takınıp bir süre güldükten sonra, ‘Aranızda yazı mı tura mı atsanız da olur, nasıl olsa okumayacak değil misiniz?’ demiştir.
Gazeteye uğradığım bir gün, bana düşen kitabı verirken, Sacit sinirlenip kendininkini parçaladığını, Mithat’ın da götürüp Fikret’in masası altındaki çöp kutusuna attığını söylemişti.”
Bedii Faik ne yapmıştır peki?
Hiç sesini çıkarmadan alır kitabı ve ilk sayfayı açar, okumaya başlar:
“Sen Asmalımescit’te yaşamadın, ama onu anlayacağından hiç şüphem yok.”

01 HAZİRAN 2017, BirGün



Hiç yorum yok: