12 Ocak 2017 Perşembe

ÇOCUKLARI MOSKOVA’DA KALDI

Vâlâ Nurettin (Vâ-Nû) de Nail Vahdeti (Nail Çakırhan) gibi gençlik yıllarında Sovyetler Birliği’nde Azeri Türklerinden Süreyya Hanımla evlenip bir çocukları olduktan sonra onları bir daha görmeyenlerdendir.
Türkiye’ye dönünce Meziyet Çürüksulu ile evlenecek, fakat Çürüksulu’nun erken ölümü nedeniyle bu evlilik kısa sürecektir.
Üçüncü evliliğini ise Nihal Karamağralı adıyla çevirmenlik de yapan Müzehher Hanım ile yapacaktır.
İkisi de “Akşam” gazetesinde çalışmaktadır.
Müzehher Hanım, ikinci eşi ünlü karikatürcü Cemal Nadir’den boşanmıştır.
Beğendiği bir erkekle Rodezya’ya gidip yerleşmeyi düşünmektedir.
Bu arada Vâlâ Bey devreye girecek ve evleneceklerdir.
Hıfzı Topuz’un  “Gülümseyen Anılar” da (Remzi Kitabevi) yazdığına göre Vâlâ Nurettin’in gençliğindeki aşklarından biri de Nâzım Hikmet’in teyzesi Sara Hanım’dır.
Sara Hanım gençliğinde çok güzeldir.
Fakat gençliğinde dönemin ünlü zenginlerinden, orman sahibi Şevket Mocan ile evlenmiştir.
Bir gözü şaşı olduğu için “Kör Şevket” olarak anılan Mocan, döneminin en ünlü komünist düşmanlarındadır.
Ayrıca kızı Ayşe, TKP Genel Sekreteri Zeki Baştımar’ın kardeşi Dündar ile evlenince büsbütün komünist düşmanı kesilecektir.
Ve Şevket Mocan, bir gün Vâlâ Bey ile Sara Teyze arasındaki platonik ilişkiyi duyacak ve Vâlâ Bey’i öldürmeyi aklına koyacaktır.
Bir gün Babıâli yokuşunda Vâlâ Bey’le karşılaşırlar,
Mocan küfür kıyamet, sille tokat Vâlâ Bey’in üzerine yürür, kapışırlar.
O sırada yoldan geçenler kendilerini ayırmak için araya girecek olurlar.
Araya girenlerden biri de Akşam gazetesinde düzeltmen olarak çalışan Şevket Talaykurt’tur.
Mocan bir fırsatını bulunca silahına sarılıp Vâlâ Bey’e ateş eder.
Ama gözleri şaşı olduğu için Vâlâ Bey’in yerine Şevket Talaykurt’u bacağından vuracaktır.
Şevket Mocan’ın bir başka olayı daha vardır:
Bir gün Burhan Felek, Doğan Nadi ve Necmi Rıza, Tokatlıyan Oteli’nin barında içkiye oturmuşlardır.
Mocan da bir başka masada dostlarıyla birliktedir.
Şaka ve  esprileriyle ünlü Doğan Nadi, Mocan’ı çileden çıkarmak için yüz göz, el kol hareketleri yapmaya başlar.
Burhan Felek, “Aman gözünü seveyim Doğan,” diyecek olur, “dikkat adam şimdi silaha sarılıp seni vuruverir!”
Doğan Nadi’nin yanıtı “Ben de silahına sarılsın diye bekliyorum. Adam kör değil mi? Bana nişan edip seni vursun diye yapıyorum!” olacaktır.
Sevgili okur, cümlenin sonu nokta ile biter, ama sözün sınırı nihayetsizdir. Gel şimdi filmi başa saralım, Sovyetler Birliği’nden bir evlilik haberi verelim. (Ali Özgentürk: Tanıklıklar, Adam Yayınları)
Nâzım Hikmet ile Vâlâ Nurettin 1920’li yılların başlarında Moskova’ya gitmişlerdir.
1930’lu yılların başlarında yine Nâzım Hikmet’in arkadaşlarından Nail Çakırhan’ın (Nail Vahdeti) da yolu Moskova’ya düşecektir.
Çakırhan’ın 1937 yılında Moskova’da yaşadıkları unutulacak gibi değildir.
Moskova Doğu Halkları Üniversitesi’nde okurken bir yandan da sosyalizmin uygulamalarını yakından görmek için bir tekstil fabrikasında çalışmaktadır.
Tito, Ho Chi Minh, Kruşçev, Dimitrov gibi daha sonra ülkelerinin kaderinde rol oynayacak kimi devlet adamları üniversiteden arkadaşları arasındadır.
Bu sırada 22 yaşındaki “Taisa” ile evlenir, bir süre sonra da çocukları olur: Rudik.
Dünya, İkinci Dünya Savaşı’nın arifesindedir. Sovyet yönetimi, Çakırhan ve arkadaşlarından savaş sırasında çalışmalarını kendi ülkelerinde sürdürmelerini ister.
Çakırhan da çaresiz, Odesa üzerinden Türkiye’ye dönecektir Taisa ve sonraki yıllarda Kızıl Ordu’da general olacak Rudik’i Moskova’da bırakarak…
“Taisa’nın bir otobüsün penceresinden ağlayarak el sallayışını hayatım boyunca unutamadım.” diyecektir o gece…

12 OCAK 2017, BirGün


Hiç yorum yok: