25 Haziran 2015 Perşembe

KİTABE

Sayısız hamd ve minnet bir avuç toprağıcan ışığıyla süsleyen halka yaraşır. Çeliğin bedenindeki
ateşi üfleyen, suyun pamuğunu dokuyan, kömürü
karanlıkta avlayan odur. Zulmü kahrıyla boğup şafağın
kandilini yalnız o yakar.

Acı ve hüzünle yazılmıştır tarihi

Hıyanetin okları ulaşmaz alınyazısına.
     Dağlardan zemheriyi, denizlerden rızk ve eceli, uzun
     gurbetlerden bereketi çalandır o. Onun ellerinde
     yumuşar sonsuz göklerin ve kudretli çağlayanların
     ölümsüz mermeri.

Kıyım ve hicranla yazılmıştır tarihi

Alınterinden başka azığı yoktur, sadaka
     kabul etmez. Ama hükümranıdır zamanın boyun eğse
     de sabaha, kölesi olsa da akşamın. Tevekkül ve acıyı
     kendine, kendini kadere bağışlar diye bilinir taş baskısı
     hüzünlerde.

Zulüm ve isyanla yazılmıştır tarihi

Bir gün düşkünlük tandırında kordur yüreği,
     bir gün atlas sofralarda katığı çürümüş somun.
     Can süzülmüş diye bilinir hasretinden, gurbet sılasına
     karışsa da, söz çalınmıştır ağzından. Sessizliğiyle sarsar
     cihanın bedenini.

Sevda ve kaderle yazılmıştır tarihi

Toprağın harcındadır,
suyun rahminde
ateşin soluğunda.
Yıldızla da konuşur,
bulutla, rüzgârla da.
Bin ölür yüz bin dirilir
Rahmeti tükenmez

Umut ve sevgiyle yazılmıştır tarihi

Emeğin, onurun, inancın hazinesi onun
     mülkündedir; yalnız odur aşkın, acının
     ve sevginin sultanı

25 HAZİRAN 2015, BirGün


Hiç yorum yok: