Ellili yılların başları...
Falih Rıfkı Atay’ın başyazarı olduğu “Dünya” gazetesinde, Bedii Faik’in odasına
bir gün, “Doğru sana geldim baba” diyerek bir genç girecek ve masanın üzerine
“koskocaman, şişkin mi şişkin” bir zarf koyacaktır.
Ardından da
ekleyecektir:
“Al bu senin,
Cumhuriyet’ten çekip alıyorum, sen yayımla!”
İşin aslı ise şöyledir:
Genç, “Röportaj
yazarlığı da yaptığı gazetede tefrika olması kolaylığına uygun düşmesi için” bir macera romanı
yazmıştır. Hiçbir edebi iddiası yoktur. Peyami Safa’nın “macera” romanlarına
koyduğu “Server Bedii” misali, bu romanını kendi adıyla değil de “nam-ı
müstear”la yayımlamak istemektedir.
Fakat, o zamanlar
Cumhuriyet gazetesinin yayın yönetmeni Cevat Fehmi Başkut, ki o da özellikle
tiyatro oyunlarıyla tanınmıştır, romanın başındaki yirmi sayfa tutan upuzun
girişi sıkıcı bulduğundan, bu bölümün çıkarılması koşuluyla romanı yayımlamak
istemekte, genç yazar ise buna razı gelmemektedir.
Bu yüzden de romanını
Bedii Faik’e getirmiştir ve “Dünya”da yayımlamak istemektedir.
Bedii Faik gence, önce
neden romanını takma ad ile yayımlamak istediğini sorar. Gencin yanıtı
ilginçtir: “Okuduğun zaman sen de göreceksin ki tam bir macera romanıdır bu…”
Bu “macera romanı”nın
genç yazarı Yaşar Kemal’dir.
Ve Bedii Faik, romanı
alıp evine götürür.
Bir gecede de okur...
Bedii Faik, gerçekten de
ilk sayfalarını Cevat Fehmi’ye hak verecek derecede sıkıcı bulur. Ama okudukça Yaşar
Kemal’in kendisine bu kadar haksızlığı ve tersliği nasıl yapabildiğine de
şaşar...
Ertesi gün de romanı
aldığı gibi Cumhuriyet’te, Nadir Nadi’nin kapısına dayanır. Olan-biteni anlatır
ve der ki:
“Ben Yaşar Kemal’i bu
romana imzasını koyması için ikna edeceğim, sen de Cevat Fehmi’ye söyle romanın
baş tarafını atmadan tefrika etsin.”
Birkaç gün sonra da
roman Yaşar Kemal imzasıyla ve hiç kısaltılmadan Cumhuriyet’te yayımlanacaktır.
Yaşar Kemal’in “macera”
romanı diye nitelediği bu roman, bugüne kadar kırk dile çevrilmiş olan “İnce
Memed”dir.
Anılarda yanılma payı
olabilir mi? Neden olmasın?
Bedii Faik’in “Matbuat
Basın derkeen Medya” kitabında anlattığı bu olayda yanılma payı olsa da “İnce
Memed” Türkçemizin gerçekten çok önemli başyapıtlarından biridir.
Yaşar Kemal de “İnce
Memed”in yayımlanışının 50. yılı dolayısıyla, 2003’te Doğan Hızlan’a romanı
yazış sürecini anlatacaktır.
O yıllarda Cumhuriyet
gazetesinde çalışmaktadır. Serencebey’de sobalı bir evde oturmakta ve odun
alacak parası yoktur. Bir kaç ceketi üst üste giyer, eldivenlerle yazar romanı.
Bu sırada “Hayat” dergisine “Iraz” adlı öyküsünü verecek ve 50 lira alacaktır.
Bu para da bir aylık odun parası olacaktır.
“Nam-ı müstear”lık olayı “İnce Memed”in değerinden hiçbir şey
eksiltmemiştir kuşkusuz.
Bugün de hâlâ okunması,
değerinin kanıtıdır çünkü...
Ama bir gerçek var ki,
dünün “matbuat” dünyasında “edebiyat” önemli bir yer tutmaktaydı. “Köşe”ler gazeteci-yazıcılardan
çok; şair, romancı, hikâyeci, yani gerçek edebiyatçılar tarafından istila edilmişti
adeta... Gazete yönetimleri, yine edebiyatçıların elindeydi. Maç yazılarına
dahi, futbolu bırakmış eski oyuncuların yanında edebiyatçılar da imzalarını
atardı mesela...
“Medya”nın bugün düştüğü
güvensizlik bunalımında edebiyatı dışlamasının hiç mi rolü yok?
12 MART 2015, BirGün
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder