11 Kasım 2013 Pazartesi

TURNALAR NEREYE?

Turnalar Türk kültüründe şans, bolluk, umut kuşlarıdır. Efsanelere göre hayat kurtarır, yardım eder, umut dağıtırlar.
Halk inanışına göre tek eşli ve gururları için yaşayan kuşlardır.
Eşlerini yitirdikleri zaman bir daha topluluklara karışmazlar.
Bir avcı tarafından eşi vurulursa, geride kalan eş intihar eder. Bu nedenle de turna kuşunun varlığına çok saygı gösterilir.
Ayrıca havanın güzelleşeceğini, fırtına çıkacağını, bölgeye bir zümrenin gelmek üzere olduğunu, orada tek başına bir insanın yaşadığını belirten türlü hareketlere sahip olmaları nedeniyle bir haberleşme görevi de üstlenirler.
Göçmendirler, Afrika ve Güney Asya’da kışlarlar.
Genellikle kış aylarında kuru otlaklarda bulunur, üreme mevsimi sırasında bataklık alanları yaşam yeri olarak seçerler. Nemli bataklıklar, bozkırlar ve çayırlar, seçilebileceği öteki alanlardır.
Doğa Derneği, turnaların bu çığlığını duyurmak için sergiler, sempozyumlar düzenlemekte, bu soruna çare arama çabasıyla çalışmalar yapmakta...
Doğa Derneği verilerine göre bugün, Doğu ve Orta Anadolu’daki sazlıklarda yaşayan, aşırı otlatma, konvansiyonel tarım uygulamaları ve sulak alanların kurutulması sonucunda yaşam alanları yok edilen turnaların nesli tükenmek üzeredir. 
Çünkü on binlerce yıldır Anadolu’da yaşamakta olan telli turnalar artık bu topraklarda ürememektedir.
Türkiye’de şu anda 11 telli turna bulunmakta ve yalnızca Muş’un Bulanık ovasında yaşayabilmektedirler.
Dünyada sadece 20 çiftten az kalmış olan Anadolu Dağ Turnasını (Grus grus archibaldi) ise bizden sonraki nesiller göremeyebilir. Oysa turnalar, Anadolu’nun ta kendisi, Anadolu’nun kültürüdür. 14.000 yıl önce Göbekli Tepe’deki sütunlara nakşedilen, türkülerimizde, masallarımızda, halk edebiyatında sevgiliye haber uçuran, tarlaya bereket getiren, vefanın, sevginin simgesi olan turnaların yok olmasıyla koskoca bir kültür de yok olmaktadır.
Doğayı yok ettiğimizde sanatı da yok ediyoruz çünkü.
Doğaya karşı bu acımasız hoyratlığı anlamak mümkün değil.
Geçen gün Karadeniz gezisinden dönen sinemacı-yazar arkadaşım Işıl Özgentürk anlatmıştı.
Karadeniz halkının HES’lere karşı çıkışının bir nedeni de ne biliyor musunuz?
HES’lerin çıkardığı gürültü kış uykusuna dalan “ayı”ları çok rahatsız ediyor, bu yüzden de kızgınlıklarını çevre halkından alıyorlar; aslında aralarında hiçbir sorun yokken...
Pir Sultan’ın dediği gibi “havada turnalar çığrışıp ötsün, ötsün de telinden olmasınlar!”
“Gitme turnam” sesine kulak vermek, insanoğlu ile doğa arasında var olması gereken barışın bir göstergesidir ayrıca...

Seyyah olup ayrı düştüm elimden
Bana da bir kanlı zalimden oldu
Kişi benlik ile düşer belaya
Bela çekmek bana dilimden oldu

Her ağacın kurdu özünde olur
Kişinin kemliği sözünden olur
El için ağlayan gözünden olur
Ağlayan gözlerim selinden oldu

Pir Sultan pirinin damanın tutar
Koç yiğit menzile gün olur yeter
Havada turnalar çığrışır öter
Öten telli turnam telinden oldu

07 KASIM 2013, BİRGÜN


Hiç yorum yok: