Geçmiş zaman, yirmi yıl çalıştığım
Cumhuriyet gazetesinden ayrıldıktan sonra işsiz kaldığım günler. Bir büyük
gazete için röportaj yapmam önerildi. İlik kanseri bir genç kadın, ölümün
eşiğinde…
Röportaj bir hafta sürecekti.
Sürdü de…
Fakat yazılanlara ilgi çok
büyüktü, kalemimden adeta gözyaşı damlıyordu.
Yazı müdürü “Bir hafta daha devam
edebilir mi?” dedi.
Neden olmasın…
Röportaj bir hafta daha devam
etti.
Genel yayın müdürünün çok hoşuna
gitmiş, o da “Herhalde daha devam edebilir” diyesi oldu.
“Evet” dedim, “daha genç kadının
rüyalarını yazmadım.”
Ama tadında bıraktık röportajı.
Ne zaman “özelleştirme” adı
altında ülkede neresi satışa çıkarılsa bu anım geliyor aklıma.
Öyle ya, sata sata bir rüyalarımız
kaldı, bir de anılarımız.
Gerçi anılarımız da topyekûn
satışa çıkarılmıyor değil.
Mesela “Kanal İstanbul” bir rüya
idi, ne oldu?
Devletin kullandığı vasıtalar
satılacaktı, ne oldu?
Lojmanlar yıkılacaktı, bir miktarı
dışında, ne oldu?
Ya satılığa çıkarılan anılar?
Bunlara şimdi de İstanbul
Radyoevi’nin Harbiye’deki binası katıldı.
Günlerdir 6 Mayıs 1927’de
programlı radyo yayınına geçen İstanbul Radyosu’nun 1945’te inşa edilen anıtsal
binası tartışmaların odak noktasında.
Binanın Birleşmiş Milletler’e devredileceği
haberlerinin ağırlık kazanması üzerine yüzlerce kişi bunun bir “kültür
katliamı” olduğu gerekçesiyle harekete geçmiş bulunuyor.
2005 yılında ise TRT İstanbul
Radyo binasının yıkılıp yerine otel yapılacağı gündeme gelmişti. Bu iddia
sonucunda kamu çalışanları o zaman da bir eylem yapmış ve binanın yıkılması
engellenmişti.
19 Kasım 1949’dan bu yana yayında
olan bina sadece kapsamlı radyo stüdyolarını değil büyük bir kültür ve tarih
mirasını da içinde barındırıyor çünkü.
Radyo, o zamandan nice anıları
anteninde taşıyarak günümüze geldi ve bugün ise yayında olanlarının sayısı
bilinmiyor.
Ayhan Dinç, Özden Çankaya ve Nail
Ekici radyonun neredeyse üç çeyrek yüzyıla ulaşan tarihini anılar ve
yaşantılarla da bezeyerek “İstanbul Radyosu” başlığı altında bir kitapta
toplamışlardı.
Kitapta kimlerin anıları
bulunmuyor ki?
Şimdi bu anılardan bir demet
sunmak istiyorum:
MESUT CEMİL: “Yaptığımız enteresan
naklen yayınlardan biri 1934-35 yıllarında oynayan ve Schubert’in “Bitmemiş
Senfoni” eserinden mülhem aynı isimli filmin radyo ile naklidir. Ben bir locaya
mikrofonu yakama takarak oturuvermiştim. Filmi anlatarak müziğini
dinletmiştim.”
Prof.Dr. NEVZAT ATLIĞ: 1959
yılının son ayları. Atlığ, Baki Süha Edipoğlu ile “Bestekârları Tanıyalım”
adında bir program hazırlar. Program radyoya yayımlanırken dönemin
cumhurbaşkanı Celal Bayar da stüdyoya gelir ve programda anons edilir.
Bu arada 1960 ihtilali olmuş ve
Celal Bayar Yassıada’ya gönderilmiştir. Atlığ, evinde radyo dinlemektedir.
Birden, bakar ki Edipoğlu ile yaptığı program radyoda çalmakta ve Ediboğlu’nun
anonsu: Sayın Reisicumhurumuz Celal Bayar da aramızda... Tabii ortalık
birbirine girecek, hatta olay bir sabotaj telakki edilecektir.
IRMAK TÜLBENTÇİ: Feridun Fazıl
Tülbentçi, uzun yıllarını radyoya vermiş bir edebiyat adamı. Radyoda uzun süre
“Geçmişte Bugün” başlığıyla bir program hazırlıyor. Oğlu Irmak Tülbentçi,
babasıyla ilgili bir anısını naklediyor:
“Geçmişte Bugün programının
yayınlandığı yıllarda, onu çok takdir eden devrin ünlü paşalarından birisi,
Feridun Fazıl Tülbentçi’yi şahsen tanımak istemiş. Çalıştığı yere gelmiş.
Kendisinin çok genç olduğunu görünce çok şaşırmış. ‘Keşke sizi görmeseydim de
radyoda dinlemeye devam etseydim’ demiş. Meğer paşa, tarihi konuşmalar yazan
babamı sakalı göbeğinde bir pir-i fani olduğunu zannedermiş.”
CELAL ŞAHİN: “Benim en ünlü ve çok
sevilen taklitlerimden biri de rahmetli spor spikeri Eşref Şefik Bey’in güreş
anlatmaları ve radyo spor programında canlı yayında dinleyici mektuplarına
verdiği cevaplardır.
Bir gün program için Radyoevi’ne
geldim. Baktım, siyatik ağrıları tutan Eşref Şefik hoca bastonuyla dolaşıyor.
Yanına yaklaştım. ‘Geçmiş olsun hocam’ dedim. Yüzüme dik dik baktı: ‘Merak
etme, malzemene bir şey olmaz’ dedi.”
Bir binayla birlikte bu anıları da
satılığa çıkardığımızın farkında mıyız acaba?
18 EKİM 2012, BİRGÜN
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder