30 Ağustos 2012 Perşembe

GÖLGESİ YALNIZLIĞIN…


GÖLGESİ YALNIZLIĞIN…

Orada bekliyordu her sabah.
Bir özel bankanın önünde.
Dudaklarının ucunda filtresiz bir sigara.
Yüreğinde “sanal” ve “banal” heyecanlar...
Ev kirası...
Bir önceki geceye kilitlediği yalnızlığı...
Sabahın kapısı önünde unuttuğu düşleri...
Cüzdanında iki banka kartı arasına sıkıştırdığı elli lirası...
Kirpiklerinin ucuna astığı hüznü ile orada bekliyordu her sabah.
O özel bankanın önünde...
Yüzleri, karanlığın şehvetiyle aydınlanmış kızlar geçiyordu.
Birden kendisini bir aydınlık içinde yüzer buluyordu.
Ve okula giden çocukları görüyordu kibrit kutusu büyüklüğündeki minibüslerin içinde.
Çocukluğunu düşünüyordu...
Kara önlüklerle giderdi okula bir dağ yolundan.
Bir ince dere vardı okulun kapısı önünden geçen.
Çantasını dere kıyısına bırakır, kurbağa yavrularıyla oynardı.
Suda oynaşan toplu iğne büyüklüğünde canlılardı kurbağa yavruları.
Siyah, simsiyah o minik canlılar yine de sığmazdı minik avuçlarına...
Okul bir düştü, oyun bir düş...
Ne zaman başlardı okulun zamanı, ne zaman biterdi...
Bilinmezdi.
Okuldan çıkar çıkmaz o dağ yoluna gizlenmiş kovukta çantalar kale yapılırdı, içine ödev kâğıtları doldurulmuş bir lastik de top...
Ve maç başlardı.
Güneş, gölgesini o dağın kayalıkları üzerinden silene kadar devam ederdi maç.
Yenmek ya da yenilmek...
Hiç önemli değildi.
Yeter ki, toza toprağa bulanmış bir top olsun.
Yeter ki, düşlere yelken açan bir zaman...
Orada bekliyordu her sabah.
Bir özel bankanın önünden.
Birazdan bir minibüs de onun için gelecekti.
Onu alıp bu labirentlerle örülü kentin bir başka sokağına, bir başka zamanına götürecekti.
Bir başka düşün, bir başka hüznün zamanına...
Onunla birlikte sabah güneşi de gidecekti, o güneşin aydınlığı da...
Gecenin karanlığını güzelliklerinin ışığıyla aydınlatan kızlar da...
Bir gölgesi kalacaktı yalnızlığının...
Bir gölgesi, orada her sabah...

BEDEL

Yağmura değdi elim
buluta, rüzgâra
akşamın mermerine
uçan kuşa, umuda
sabahın gamzesine değdi

Saçına değmedi
ruhuna da değmedi
sabırla dokuduğum
taşa, hasrete değdi

Sabrın ücreti olmaz
ama, bu karşılıksız
aşkın bedeli ne idi?

23 AĞUSTOS 2012, BİRGÜN

Hiç yorum yok: