9 Şubat 2012 Perşembe

ELLİ YILDIR AYNI “VELVELE”

“Güneş mavi suların arkasında kaybolmuştu. Uzakta geçit vermeyen dağlar mordan bir entari giymiş, sakin deniz yeşil bir tülle örtülmüş ve alev kırmızısı gökyüzü siyahımsı bulutlarla kaplanmıştı. Sokak lambalarındaki isli, mecalsiz lambalar henüz yanmıştı. İnceden inceye bir yağmur çiseliyordu. İçimde anlatılmaz bir his vardı. Kendimi yapyalnız hissediyordum,”
Bunlar “Karanlık” başlıklı bir küçük hikâyemin ilk satırları…
30 Kasım 1960 yılında bir “Lise Defteri”ne yazmışım.
İzmir Namık Kemal Lisesi’nde 16 yaşında bir öğrenciyim. Okul numaram 2318.
“Lise Defteri”nde başka hikâyeler de var: İyi ki Biz Yoktuk, Otobüs, Suçlu Leblebi, Çocuk, Hoca’nın Kâğıdı, Kırılan Çanak, Postacı gibi…
“Karanlık” başlıklı küçük hikâye, o zamanların en iyi “çocuk” dergilerinden “Çocuk Haftası”nın 10 Ocak 1962 tarihli ikinci sayısında yayınlanacaktır. Bu, benim yazılı basında çıkan ilk imzam olacaktır böylece…
Sonraları “hikâye” yazmayı bırakacaktım. Nedeni de “Lise Defteri”ne yazdığım 10-12 sayfalık hikâyeler dergilerde en fazla on santim yer tutuyordu. Sanıyorum duygularımı bu on santim sınırlarına şiirle de aktarabilirim diye düşünmüş ve sonraları şiir yazmaya ağırlık vermiştim.
Nitekim 1962 tarihli “Lise Defteri”m şiirlerle bezeli olacaktı.
Bunlardan “Velvele” başlıklı şiiri 16 Ocak 1962’de yazmışım. “Velvele” 12 Şubat 1962’de İzmir’de “Ege Ekspres” gazetesinin haftada bir yayınlanan “Gençlerle Baş Başa” şiir sayfasında çıkacak, iki gün sonra da şair Nahit Ulvi Akgün’ün İzmir Radyosu’nda hazırladığı “Ege’den Genç Şairler” programında okunacaktır.
Şiiri yazdığım günü bugün gibi anımsıyorum.
Sevdiğin bir kız vardır, okul çıkışı her akşam yolu gözlenir. Otobüse biner, ardından gidersin, penceresi önünden geçersin. Oysa bütün bunlardan kızın haberi yoktur. Hüzünle sokaklarda yürürsün; duyguların, düşüncelerin sevginin, sevdanın labirentlerinde yitip gider.
O akşam da İzmir Bahribaba parkında oturmuş, Varyant’ta yürümüş, tepeden İzmir’in ışıklarına bakmış ve bu duygularla “Velvele”yi yazmıştım.
10 şubat doğum günümdür, 12 Şubat 1962’de, yani 18. yaşımın yıldönümünde yayınlanan “Velvele” de bir anlamda o yılların bana bir doğum günü armağanıdır.
Elli yıl olmuş şiire başlayalı… Bugün o duygu ve düşüncelerle “Velvele”yi yeniden yazmak isterdim…
Ama o günleri bir daha yaşamak ne mümkün…

ŞAİRİN NOT DEFTERİ

*Ateizm tartışmasına katkı olur düşüncesiyle Joan Konner’in derleyip Ali Ünal’ın Türkçeye çevirdiği ve “Notos Kitap”tan çıkan “Ateistin Kutsal Kitabı”ndan bazı bölümleri aktarmak istiyorum.
“Ateistler genelde dine küfreden insanlar olarak suçlanır, aslında böyle bir suç işlememişlerdir. Bir ateist, Tanrı’yı sorguladığında, kınadığında ya da yerdiğinde kişilerle değil, fikirlerle uğraşıyor demektir. Tanrı’yı aşağılama yetisine sahip değildir, çünkü böyle bir varlığın gerçekliğini reddetmektedir.” (G.W.Foote)
“Düşünen bütün insanlar ateisttir.” (Ernest Hemingway)
“Biraz tuhaf ve çelişkili yollarla da olsa ateistler, dini din görevlilerinden daha ciddiye alma eğilimindedirler.” (Jonathan Miller)
“Tanrı yoksa, o zaman ateistler de yoktur.” (G.K.Chesterton)
“Ben bir ateistim, bu kadar. Birbirimize sevgiyle yaklaşmaktan ve öteki insanlar için yapılacak her şeyi yapmaktan başka bir şey bilmemiz gerektiğine inanmıyorum.” (Katharine Hepburn)
“Bir zamanlar ateist olmak istemiştim. Artık vazgeçiyorum. Adamların tatili yok.” (Henny Youngman)
“Ateistlerin, vatandaş ya da vatansever olarak görülüp görülmemeleri konusunda emin değilim. Bu, Tanrı’nın buyruğu altında toplanmış bir ulustur.” (George H.W.Bush)
“Burada bir ateist yatıyor / Giyinmiş kuşanmış hazır / Ama

VELVELE

Ve bir koca şehir ağlıyordu
Tutsak bulutların gölgesinde
Deli divane sokakların kör ışıklarında
Bir genç ozan yanıyordu

Ve kişiler tüm umutsuz bir düzen içindeydiler
En olumsuz şarkılar dudaklarda en yasak şarkılar
Kurulalı beri bu denli kahrolmamıştı dünya
Gecenin aklığında bu denli kaybolmamıştı umutlar

Ve posbıyık kedilerin dillerinde
En hızlı yaşamak hırsı okunuyordu
Garip bin türlü garip ozanın gözlerinde
Bir güzel kadın bir koca şehir yanıyordu

09 ŞUBAT 2012, BİRGÜN

Hiç yorum yok: