9 Temmuz 2015 Perşembe

CEHALET İYİDİR

İngiltere’de mayıs ayı başında yapılan milletvekili seçimleri ardından “Guardian” gazetesi parti liderlerinin edebiyat ile ilgilerini mercek altına aldı.
Öykü dergisi “Notus”ta Temur Günay’ın Londra’dan bildirdiğine göre Muhafazakâr Parti Genel Başkanı David Cameron, TV dizileri ve popüler müzik hakkında büyük bir açık sözlülükle görüş belirtmekle birlikte, sıra kitaplara gelince sessiz kalmayı tercih ediyor. Gerçi bir defasında şair Robert Graves’in Birinci Dünya Savaşı anılarıyla “David Copperfield”dan çok etkilendiğini, en sevdiği yazarın da Graham Greene olduğunu söylemiş, ama Başbakanlık Sarayı’nda bulunan dairesinde çekilen fotoğraflarda kayda değer bir kitap görünmüyor.
İşçi Partisi’nin liderliğinden istifa eden Ed Miliband’in de Kennedy ve Roosevelt gibi ünlü siyasetçilerin biyografileri dışında okurken (ya da en azından elinde taşırken) görüldüğü tek kitap Ilan McEwan’ın kısa romanı “Sahilde”…
Bütün İngiliz siyasetçileri içinde kitaplara en bağlı olanı Liberal Demokrat Parti Genel Başkanı Nick Clegg.
Guardian”a yazdığı bir yazıda Samuel Beckett’a duyduğu hayranlığı dile getiren Clegg, bir söyleşisinde de çok roman okuduğunu, en fazla “Suç ve Ceza”, Guiseppe Tomasi Di Lampedusa’nın “Leopar” ve Marquez’in “Başkan Babamızın Sonbaharı”nı sevdiğini, Coetzee gibi yazabilmek için çok şey vereceğini belirtiyor.
Hiç merak ettiniz mi, bizim liderler kitap okuyor mu?
Okuyorlarsa hangi kitapları?
Kitabı “bomba” ile bir tutanlar için bu sorular elbette bir anlam ifade etmeyecektir.
Yakın zamandan bilinen Turgut Özal’ın “Redkit” okuduğu...
Tabii şiire merakından dolayı Fazıl Hüsnü Dağlarca’nın şiirini “Necip Fazıl’ındır” diye okuyanlar da daha unutulmuş değil...
Danışmanlarının anlattığı kitap özetleriyle yetinenler ise bir kenarda dursun.
En çok da şuna şaşıyorum ülkeyi, hatta beldeyi idare edenler zaman zaman şairlerle yazarlarla toplantılar yapıyorlar.
Sormalı şimdi:
Bir, şair ya da sanatçının her hali ve tavrından sanata, sanatçıya karşı bir adamın masasında ne işi olabilir?
İki, siyasetçinin masasında tespih tanesi misali dizilen şair ve yazarlar, sorun bakalım o siyasetçi hanginizin bir şiirini ya da romanını okudu?
Görsel iletişim sayesinde artık gizli-saklı hiçbir şey kalmıyor günümüzde. Mahrem yaşamlar daha “kamera”lar sayesinde herkesin gözü önünde...
Bırakın ne okuduğunu açıklamayı hangi liderin elinde bir kitap ya da çalışma odasında bir kitaplık gördünüz?
Liderleri okumayan, haydi onlar okumasın; her köşe başını bir yazarın tuttuğu gazetelerin genel yayın, yazı işleri müdürleri dahi kitaptan yüz çevirmişse halk neden ve niçin okusun?
“Sadaka” kontenjanından verilen makarna, pirinç paketleri ile kömür çuvalları üzerinde yazılanları okuyabilene ne mutlu!
Birkaç yıl önce kitap fuarında, önünde uzun kuyruklar oluşan genç bir yazarla tanışmıştım.
Kadın-erkek üzerine yazdığı kitapları 8-10 baskı yapıyormuş...
Söz arasında 80’lerde Bekir Yıldız’ın “Aile Savaşları” romanının da büyük ilgiyle karşılandığını söyledim.
Genç yazar, hayret gösterdi: “Bilmem mi, Bekir Yıldız, 28 Şubat’ta tanklar yürürken Sincan’da belediye başkanı idi...”
 Cehalet iyidir.

09 TEMMUZ 2015, BirGün


Hiç yorum yok: