Asıl adı Frédéric Louis
Sauser. Edebiyat dünyasında Blaise Cendrars olarak bilindi.
1877 yılında İsviçre’de
Nauchatel kantonunun La-Chaux-de-Fonds köyünde dünyaya geliyor, 1961’de de
yaşam serüvenini tamamlıyor.
Türk okuru onu, 1966’da
“de Yayınevi” tarafından yayımlanan ve Sait Maden’in özenle Türkçeye
kazandırdığı “Seçme Şiirler” ile tanıdı. “Seçme Şiirler” o tarihten bugüne başucu
kitaplarımdan biridir.
Cendrars, yaşamı kadar,
yazdıklarıyla da ilginç bir şair ve yazar. Yapmadığı iş kalmamış…
Arıcılık, bahçıvanlık,
saatçilik, maden işçiliği, bir müzikalde hokkabazlık, traktön sürücülüğü,
yayıncılık bunlardan bazıları…
Çin’i, Ermenistan’ı,
İran’ı, Amerika’yı, Kanada’yı dolaşıyor.
1905 devrimi sırasında
Rusya’da.
1914’te savaş çıkınca lejyoner
olarak Fransız ordusuna gönüllü yazılıyor ve savaşa katılıyor. Ertesi yıl Fransa’da
Navarin yakınlarında meydana gelen bir çatışmada bir obüs sağ kolunu parçalıyor
ve kolu dirsekten kesiliyor. Sol kolunu kullanabilmek için futbol, yüzme,
dağcılık, binicilik, basketbol, tenis, bilardo, eskrim, atçılık, okçuluk gibi
sporlarla ilgileniyor. Bu arada yazılarını da sol eliyle yazmayı öğreniyor.
Sevdiği kadın (Raymone)
ile otuz iki sonra evlenen ve ölene kadar da ayrılmayan bir aşk adamı…
Cendrars’ın 1924’te
yayımlanan son şiir kitabı “Yolculuk Notları” Sinan Fişek’in çevirisiyle Can
Yayınları arasında çıktı.
“Niçin yazıyorum?”
sorusu birçok şairi, yazarı, hatta okuru ilgilendirmiştir.
“Yolculuk Notları” da şu
şiirle bitiyor:
“Niçin yazıyorum?
Çünkü…”
Cendrars, “çünkü”nün
açılımını daha sonra Philippe Soupault ile bir konuşmasında şöyle yapıyor:
“Şiiri önce yaşamak
gerek-yazılması fazlalıktır.”
Şu da bir yanıt olabilir
mi?
“Çünkü lirizm duyma,
varolma tavrıdır, bireysel bilincin köklerine derinlikleriyle dalar, şiir de,
kişilerin dudaklarında açılmak için, gücünü buradan çıkarır.”
Ama “şiiri yaşamak”
önermesi bence daha önemli.
Birçok şiir, yazar
“yaşamak” denilince gerçeği yazmayı anlıyor. Oysa gerçeği değil, sahih olanı,
sahici olanı yazmak önemli; o gerçek bir hülya da olabilir. Yeter ki sahih,
inandırıcı olsun. Bu da ancak şiiri yaşamakla mümkün.
Bunun haricinde ne
yazarsan yaz, şiirde fazlalıktır.
Yazmasan da olur…
Asım Bezirci bu şairler
için “ayrık otları” diyordu.
Haksız da değildi.
Bugün de şiir yazdığını
sanan ne kadar çok “ayrık otu” var.
ŞEHİR UYANIYOR
İlk işçi tramvayları
geçiyor
Meydanın ortasında bir
adam gazete satıyor
Rüzgȃrda
çırpınan koca sayfalarla boğuşuyor tek başına
bir bale oynuyor sanki gırtlaktan çıkan
sesler
eşliğinde… STADO… ERCIO… EIO…
Klaksonlar karşılık
veriyor
Ve ilk arabalar geçiyor
büyük bir hızla
BLAISE CENDRARS
04 EYLÜL 2014, BİRGÜN
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder