O bir ağaç: Kışın dahi üzerinden yeşil giysisini
çıkarmıyor. Enine de boy atıyor, boyuna da...
Tarihi, insanın ve insanlık tarihinin bir öz kardeşi...
Siyahımsı, mor, yuvarlak meyvesi yendiği zaman menekşe
kokusu aldığı için Romalı kadınlar tarafından çok kullanılmış; ayrıca
Ortaçağ’da cadılardan korunmak için evlerin önüne dikilmiş; çünkü cadı, ardıç
yapraklarını saymayı başarırsa eve girebilme şansına erişebiliyor.
O bir ağaç: Rüzgâr, kar ve ses perdesi olarak yol
kenarlarında ve kentlerde kullanılıyor; tıp, alkollü içki, inşaat sektörü,
kozmetik ve mobilya sanayii için çok değerli...
O bir ağaç: En güç koşullarda dahi Anadolu toprağını
terk etmemiş, bu yüzden de Anadolu’nun nice güzel simgesinden biri...
O bir ağaç: Şaman Türkmen’lerde ve Bektaşi -
Alevilerde kutsal olarak kabul ediliyor. Dallarına bez bağlanarak dilek
tutuluyor ya da dalları tekkelerde tütsü olarak kullanılıyor.
Türkiye’deki
en eski ardıç ağacının Konya, Taşkent Alata (Balcılar)’da bulunduğu iddia
edilmekte... Sivas, Elazığ, Siirt,
Tunceli, Burdur, Adıyaman ve Erzurum’da da bol
miktarda bulunmakta…
Geçmiş tarihte ÇEKÜL Vakfı, Sivas Divriği’de bin kadar
ardıç ağacı dikmişti. Eskilerde mebzul miktarda ardıç varmış Divriği’de.
Ağaçlar kesilince ardıç kuşları da terk etmiş yöreyi.
(Aşağıdaki
şiiri o ağaç bayramı sonrası yazmıştım.)
Çünkü o kuş, Anadolu bozkırının umudunu taşıyan ağacın
tohumlarını midesinde taşıyor ve böylece yeni ağaçların yaşama gücü kazanmasını
sağlıyor.
Beslenmek için alet kullanıyor; örneğin taşları çekiç
gibi kullanarak salyangozların kabuklarını kırıyor.
Anadolu ardıç ağaçlarının anayurtlarından biri. Artık yangın deyin, sel
deyin, afet, küresel ısınma deyin, insanın doğaya hıyaneti deyin, ardıç
ağaçlarının kimliği düşüyor doğanın künyesinden...
Doğal olarak tohumlarını karınlarında “hamile” niyetine taşıyan ardıç
kuşları da...
Bu yüzden de yurtları elden çıkan kuşlar başka diyarlara göç ediyor.
Ardıç ağaçlarının katliȃmı bugün de sürmekte...
Daha geçenlerde Burdur’a bağlı Bağsaray köyünde, bölgede yapılması
planlanan mermer ocağı nedeniyle koruma altındaki bine yakın ardıç ağacı
kesilmiş...
Ardıç ağacının ülkemizde beş türü bulunduğu biliniyor. Bunlardan
“Katran”, “Kokar” ve “Boylu ardıç” Burdur bölgesinde bulunuyor; bu ağaçlar
sayesinde de bölgede mevsimsel olarak en erken sebze ve meyve burada
yetişmekte...
Bir başka önemli nokta da ardıç ağaçlarının kesilmesinin ardıç
kuşlarının da katliȃmına yol açmış olması...
Hem ağaç, hem kuş olarak doğanın bunca güzelliğini “mermer mezarlar”a hapsetmeye
kimin, ne hakkı var?
ARDIÇ
Suvaz ile Divriği arasında
Karasar geçidinde gördüm
ardıç kuşlarından bir bulut
mekân tutmuş gökyüzünü
Dedim: Nereden gelirsiniz?
Dediler: Mengücek beyliğinden
Dedim: Konağınız nire ola?
Dediler: Ulu Cami avlusunda
Gördüm: O gün bütün Divriği
yerin ve göğün yüzü ile
ardıç kuşlarının kuşatmasında
25 EYLÜL 2014, BİRGÜN