20 Ocak 2014 Pazartesi

HUKUK BUDUR

Fatih Sultan Mehmet, sütunları keserek alçak yaptığı için bir caminin mimarına kızar.
Mimar da “İstanbul’da deprem çok olur, bu nedenle Ayasofya’dan alçak yaptım” diye yanıt verir ve özür diler.
Fakat Fatih, yine de mimarın ellerini bileklerinden kestirir.
Bunun üzerine mimar, Fatih’ten şikâyetçi olur ve dava eder.
Kadı, yani zamanın yargıcı Fatih’e haber gönderir, mahkemeye gelmesi için…
Fatih feracesi giyer, kemerine de bir topuz saklar.
Kadı, önce mimarı dinler.
Fatih’e söz gelince, “Emir İslam hukukudur” der.
Kadı, “Beyim, şöhret âfettir. Caminin alçak olması ibadete engel değildir. Senin
taşın cevahir dahi olsa kıymeti yine taştır. Ama bu adamın hukuka uygun olmayarak ellerini kestirmişsin. Bu adam artık çalışamaz. Artık ona bakmak sana
borçtur, mimar dava etse senin de ellerin kesilir,” diye hükmünü verir.
Fatih, “Devlet hazinesinden maaş bağlayalım,” derse de Kadı, “Hayır, devlet hazinesinden olmaz. Suç sizindir. Şahsi paranızdan vereceksiniz, diye karşı gelir.
Fatih, Peki, malımdan günde bir akçe vereyim, hakkını helal eylesin,” deyince, mimar razı olur.
Helalleşir ve anlaşırlar.
Dava da böylece bitmiş olur
Sonrasında kadı ayağa kalkarak Fatih’e saygısını sunar.
Fatih bu kez, “Bu padişahtır diye bana saygı gösterseydin şu topuz ile seni azarlardım,” diye eteğinin altındaki topuzu işaret eder.
Kadı da, “Eğer hukukun hükmüne rıza göstermeseydin şu ejderhaya seni öldürtürdüm,” diyerek seccadenin altındaki ejderhayı gösterecektir.
Kendilerini Osmanlı’nın mihmanı sayanlar bu hikâyeden ders çıkarırlar mı?
Sanmıyorum.
Bugün herkes kendi hukukunu hukuk, kendi taşını cevahir sansa da “Kadı”nın da dediği gibi, herkesin hukuku birdir, ister padişah, ister sıradan bir yurttaş olsun; taş cevahir de olsa sonuçta değeri yine taştır.

ADNAN DA GİTTİ

Geçen yaz Silivri’de sevgili arkadaşımız Ahmet Erhan adına açılan parkta birlikte olmuştuk. İhsan Tevfik bu mutlu günün fotoğraflarını çekmişti. Şubat ayında yine Silivri’de buluşmak üzere söz kesmiştik. Olmadı, ecel erken geldi. Ahmet gibi o da genç yaşında aramızdan ayrıldı. Şimdi birlikteler. Adnan Azar, sevgili şair arkadaşım, ömrünü “Ömrüm” şiirinde şöyle özetlemişti. Toprağı bol olsun, sevenlerine sabırlar.  

ben bir gün aşkı seçerim 

sonra gelir bir gün yoksayma provaları
sonra gelir bir gün unutuşun hecesi 

sonra bir gün adını sorarım sana
sonra bir gün kimnasılnedennezaman
sonra bir gün bir akşamı uzun kılarım 

dağılsın ömrüm”

16 OCAK 2014, BİRGÜN


Hiç yorum yok: