Fatih Sultan Mehmet, sütunları keserek alçak
yaptığı için bir caminin mimarına kızar.
Mimar da “İstanbul’da deprem çok olur, bu
nedenle Ayasofya’dan alçak yaptım” diye yanıt verir ve özür diler.
Fakat Fatih, yine de mimarın ellerini
bileklerinden kestirir.
Bunun üzerine mimar, Fatih’ten şikâyetçi olur ve
dava eder.
Kadı, yani zamanın yargıcı Fatih’e haber
gönderir, mahkemeye gelmesi için…
Fatih feracesi giyer, kemerine de bir topuz
saklar.
Kadı, önce mimarı dinler.
Fatih’e söz gelince, “Emir İslam hukukudur” der.
Kadı, “Beyim, şöhret âfettir. Caminin alçak
olması ibadete engel değildir. Senin
taşın cevahir dahi olsa kıymeti yine
taştır. Ama bu adamın hukuka uygun olmayarak ellerini kestirmişsin. Bu adam
artık çalışamaz. Artık ona bakmak sana
borçtur, mimar dava etse senin de
ellerin kesilir,” diye hükmünü verir.
Fatih, “Devlet
hazinesinden maaş bağlayalım,” derse de Kadı, “Hayır, devlet hazinesinden
olmaz. Suç sizindir. Şahsi paranızdan vereceksiniz, diye karşı gelir.
Fatih,
Peki, malımdan günde bir akçe vereyim, hakkını helal eylesin,” deyince, mimar razı
olur.
Helalleşir ve anlaşırlar.
Dava da böylece bitmiş olur
Sonrasında kadı ayağa kalkarak Fatih’e saygısını sunar.
Fatih bu kez, “Bu
padişahtır diye bana saygı gösterseydin şu topuz ile seni azarlardım,” diye
eteğinin altındaki topuzu işaret eder.
Kadı da, “Eğer
hukukun hükmüne rıza göstermeseydin şu ejderhaya seni öldürtürdüm,” diyerek
seccadenin altındaki ejderhayı gösterecektir.
Kendilerini Osmanlı’nın mihmanı sayanlar bu hikâyeden
ders çıkarırlar mı?
Sanmıyorum.
Bugün herkes kendi hukukunu hukuk, kendi taşını cevahir
sansa da “Kadı”nın da dediği gibi, herkesin hukuku birdir, ister padişah, ister
sıradan bir yurttaş olsun; taş cevahir de olsa sonuçta değeri yine taştır.
ADNAN
DA GİTTİ
Geçen yaz Silivri’de sevgili arkadaşımız Ahmet Erhan
adına açılan parkta birlikte olmuştuk. İhsan Tevfik bu mutlu günün
fotoğraflarını çekmişti. Şubat ayında yine Silivri’de buluşmak üzere söz
kesmiştik. Olmadı, ecel erken geldi. Ahmet gibi o da genç yaşında aramızdan
ayrıldı. Şimdi birlikteler. Adnan Azar, sevgili şair arkadaşım, ömrünü “Ömrüm”
şiirinde şöyle özetlemişti. Toprağı bol olsun, sevenlerine sabırlar.
“ben bir gün aşkı seçerim
sonra gelir bir gün yoksayma provaları
sonra gelir bir gün unutuşun hecesi
sonra bir gün adını sorarım sana
sonra bir gün kimnasılnedennezaman
sonra bir gün bir akşamı uzun kılarım
dağılsın ömrüm”
16 OCAK 2014, BİRGÜN
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder