Küçükleri sevdi, büyüklere saygı duydu. Kum çöllerini, açık
suları, uzaktan geçen büyük gemileri, ardında iz bırakan patikaları sevdi.Onat (Kutlar), Hüseyin (Baş), Kemal (Özer), Ersin (Salman),
Süreyya (Berfe), Refik (Durbaş) ve daha nice şair abileri idi; Sencer
(Divitçioğlu) hocası, Maya ve Ayperi, Mehmet (Günsür) ve Ilgın (Su), Işıl
(Kasapoğlu) ve İzak da yüzünü hiçbir zaman unutmadığı arkadaşları...
Hocasını, arkadaşlarını, abilerini şiirlerinde de andı:“Onat Kutlar en çok / zafer kazanan kılçıksız emareler sevdi”“Uzun laflar kurup Süreyya (Berfe) Abi’yle”
“Her şey bir
yana da Refik Durbaş bir dizeye kekik düşürür”Hayatının özeti kitaplarının arka kapağında üç-beş sözcükle
yer aldı:“Salih Ecer, 1954’de Ankara’da doğdu. Paris ve İstanbul’da
oturuyor. Şiirlerini düzenli olarak Defter Dergisi’nde yayımlıyor. Üç kitabı
var: İhtimalen (1993), Seferi (1998), Neremdesin Beni Üzenler (2001). Şiirlerinden
yapılan ve önsözünü Claude Esteban’ın yazdığı bir seçme 2001’de ‘La Derniere
Langue des Sumeriens etait la Serpent” adıyla Fransa’da Cerafis Yayınevi
tarafından yayımlandı.”Ersin Salman’ın da dediği gibi “gencecik bir çocuktu ve hep
gencecik kaldı.”Bu, 1954 doğumlu gençlerin ortak bir özelliğiydi aslında.Yine Ersin Salman’ın deyişi ile “Az yaşadılar, çok üzüldüler,
çok üzdüler, çok çalıştılar, çok tembellik ettiler. Aşkla yaşadılar,
aşkla bağlandılar, aşkla ayrıldılar.”Hayat ona fazla geldi, şiir de... Sıkı bir entelektüeldi.Kitaplarında yer almayan ve kızı “Maya”ya seslenen şiirinde
şöyle diyordu:“
Seninle gül gibi yaşarız
Geçinip
gideriz diye düşünüyorum
Sen benim
yaralarımı temizlersin ben oltaları,
Perşembe pazarından
aynalar alırız
Renkli
gösteren
gemilere
bakarız. Sen süvariye aşık olursun,
ben
karısına. Tekneye atlar Lisbon boğazına gideriz.
Oltaları
sallandırır yeni aşklar bekleriz.
En fazla
iki şarkı ezberleriz. Gelene gidene söyleriz.
Kaptan
karısına döner. Oltamızı toplar bir yan şehre geçeriz.”
Maya ile
Lisbon’a gittiler mi, bilinmiyor.
Bilinen,
kaptanın karısına döndüğü ve Salih’in oltasını toplayıp bu dünyadan bir başka
âleme gittiği... Hastalığının
son günlerinde de her telefon edişinde ölen abilerinden, arkadaşlarından söz
ediyor, “Onat ile Hüseyin abiler, muhabbeti kurmuşlar, beni çağırıyorlar,
gitmem gerek” diyordu.
Geçen
hafta, 21 şubatta aramızdan ayrıldı. Ertesi gün Demirciköy’de sevgili arkadaşı
Mehmet Günsür’ün yanı başında toprağa verildi.
28 ŞUBAT 2013, BİRGÜN