Gece, uzun ve karanlık… Ağzı geniş
kulplu bir kavanoz gibi gece... Karanlık, bir siyah şal olarak kaplamış her
yanı... Uzun bir karanlık… Uzun hüzünlerin gecesi, bir de karanlığın...
Beyaz bir benek halinde yol alıyor karanlığın
içinde otobüs...
Otobüsün içinde kalbi kırık, hüzünlerle
örselenmiş kırk yolcu...
Gözleri uykunun mahmurluğuyla, yürekleri
vuslatın heyecanıyla bezeli kırk yolcu...
Kırk günlük yoldan kırık hayaller dehlizinde
geleceklerini aramaya çıkmış kırk yolcu...
Evlerin bütün ışıkları sönmüş, hiçbir sokak
lambasının yanmadığı, kaldırımları kara bir karanlığın taşlarıyla döşeli,
gökyüzünün başını alıp başka bir evrende yuva kurduğu bir kentin giriş
kapısında duruyor otobüs…
Balıkesir olabilir mi burası?
Neden olmasın?
Ama kime sormalı adını ve soyadını bu kara
karanlıkta?
Zamanın kalp atışlarının durduğu bir an…
Sürücü el frenini çekiyor.
Birden seksen göz kapağı açılıveriyor
aydınlığın sevinciyle...
Gelen kim, gelecek kim?
Bir başka sürücü…
Nöbet değişimi...
Yolun değil, yolculuğun nöbet değişimi...
Yeni sürücü, elinde gecenin karanlığında bir
kor halinde parlayan sigarasıyla biniyor otobüse.
Otobüsü İzmir’den beri getiren sürücü, yedek
sürücü koltuğuna geçiyor. Muavin, bagajın yan bölmesine, bundan sonraki
yolculukta uykunun çıplak memelerinden emmek üzere...
Yeni sürücü, sigarayı dudağına yapıştırıyor ve
sol eliyle direksiyonu kavradıktan sonra sağ eliyle kontak anahtarını
çeviriyor.
Yeniden hareket zamanı...
Yayından boşalmış bir ok misali fırlıyor gecenin
koynundan otobüs.
Kırk yolcunun seksen gözü yeniden kepenklerini
indiriyor.
Ah uyku, sen munis annesisin geçmiş ve gelecek
zamanın ve yorgun bedenlerin.
Senin kollarının arasında büyür.
Şimdinin hüznü...
Geçmişin kederi...
Geleceğin sevinci...
Kara karanlığı aydınlatan şimdi yalnızca
sürücünün sigara alevi...
Bursa’yı, Yalova’yı geçen otobüste hiç
bitmeyen, içildikçe büyüyen sigaranın alevi… Yalova’yı geçer geçmez duruyor
birden otobüs.
Sürücü, sigarasından bir nefes çekiyor ve
parmaklarının arasında bir kül halinde kalıyor o hiç bitmeyen sigara.
Sigaranın uzun, o upuzun dumanında önce teker
teker yolcular, ardından otobüsün beyaz, o bembeyaz bedeni kaybolup gidiyor.
Ve birden bembeyaz bir aydınlığa kesiyor bütün
bir yeryüzü ve gökyüzü ile dünya; geçmişi, şimdisi ve geleceği ile zaman;
hüzünleri ve sevinçleriyle bütün insanlar...
Aydınlanıyor İstanbul...
***
Uyku,
en güzel hazinesidir ihtiyarlığın; yalnızca anılarla zenginleşir rüyalar çünkü…
ŞAİRİN NOT
DEFTERİ
*16. yüzyıl İtalya’sının üç büyük ustası
Michelangelo, Leonardo ve Raphael’in bilim ve sanatta bıraktıkları izleri
gözler önüne seren “The Great Masters” sergisi yarın Tophane-i Amire Kültür ve
Sanat Merkezi’nde açılıyor. Vestel’in ana sponsorluğunda, ARTER Tasarım ve
Mimar Sinan Üniversitesi tarafından düzenlenen ve 31 temmuza kadar ziyarete
açık olacak sergi, Türkiye’nin ilk gerçek interaktif sanat sergisi olma
özelliğini taşımakta…
*Orhan Kemal Kültür Merkezi tarafından düzenlenen
gerçekçi edebiyatımızın büyük ustası Orhan Kemal’i anma ve “Heyulanın Dönüşü”
adlı yapıtıyla bu yıl 41.Orhan Kemal Roman Armağanı’nı kazanan Yiğit Bener’in
ödül töreni yarın saat 10.30’da Beyazıt’taki Orhan Kemal Kütüphanesi konferans
salonunda…
*Kırmızı Yayınları’nın desteği ile düzenlenen Metin
Altıok Şiir Ödülü, 2 haziran cumartesi günü saat 19.30’da Kadıköy Belediyesi
Süreyya Operası’nda yapılacak törenle bu yıl ödülü kazanan Tozan Alkan’a
verilecek. Törende ayrıca Fazıl Say, Behçet Aysan, Metin Altıok ve Aziz
Nesin’in şiirlerinden bestelediği “Ses” adlı yapıtını seslendirecek.
UYKU
Uykunun
merhametine
misafirim
ol bu gece
Gurbetine
uyandır beni
hasretine
uyansın gece
31
MAYIS 2012, BİRGÜN