14 Ekim 2016 Cuma

GAZETECİLERİN LOZAN MACERASI...

Velid Ebuziyya, hattatlığa da merakından gazetesi “Tevhid-i Efkâr”da her haberin fotoğrafla çıkmasına özen gösterir, fakat bu çabası pek ciddiye alınmaz.
Lozan Kongresi’nde oturumları yöneten İngiliz diplomat Lord Gurzon, yeni Türkiye’nin Avrupa’yı dize getirişinin kapalı kapılar ardında, törensiz bir biçimde olmasını istemektedir.
Bu yüzden de imza töreninde fotoğraf çekilmesini taraflara danışmadan yasaklama eğilimindedir.
İsmet İnönü’nün liderliğini yaptığı Türk delegasyonu ise bu konuda bir sorun çıkarmak niyetinde değildir.
Velid Bey, Lord Gurzon’un amacını anlayarak durumu İnönü’ye anlatır.
Bunun üzerine İsmet Paşa, restini çeker:
“Eğer törende fotoğraf çekilmezse anlaşmayı imzalamaya gelmeyecektir.”
Lord Gurzon ise tarihi anı fotoğraflar ile belgeletmemekte kararlıdır.
Fakat Türk gazetecilerinin fotoğraf makineleri olmadığını da bilmektedir.
Buna güvenerek kurnazca bir manevrayla yalnızca Türk gazetecilerinin fotoğraf çekmelerine izin verilebileceğini bildirir.
Lozan’da karargâh kuran gazeteciler arasında Ahmed Cevdet, Ahmed Şükrü Esmer (Vatan), Ali Naci Karacan (Akşam), Reşid Saffet Atabinen, Mecdi Sadrettin Sayman (Hâkimiyet-i Milliye), Ahmed İhsan Tokgöz, Suphi Nuri İleri, Kerami Kurtbay, Hidayet Reel, Kemal Salih Sel (Cumhuriyet), Asım Us (Vakit), Hüseyin Cahit Yalçın (Tanin) bulunmaktadır.
Bütün bu gazeteciler turist misali boynunda fotoğraf makinesiyle dolaşan Velid Ebuziyya’ya kimi gün imrenerek bakmakta, kimi gün dalga geçmektedirler.
Lord Gurson ise Velid Ebuziyya’nın fotoğraf makinesini çocuk oyuncağı sanmaktadır.
Çünkü flaşı dahi yoktur.
Bu da yetmezmiş gibi Gurzon, imza töreni yapılacak salonun perdelerini kapattırmıştır.
Buna rağmen Velid Ebuziyya, törenin fotoğraflarını çekmiş, bir fotoğrafhanede karta bastırdıktan sonra “Semplon Ekspresi” ile gazetesine postalamıştır.
“Tevhid-i Efkâr”ın rakipleri pek üzüntülü görünmektedir.
Ancak, üç-dört gün sonra İstanbul gazeteleri Lozan’a geldiğinde bu kez Velid Ebuziyya üzüntüye boğularak beyninden vurulmuşa dönecektir.
Çünkü bütün İstanbul gazetelerinde kendi çektiği fotoğraflar yer almaktadır.
İşin aslı o zaman meydana çıkar.
İmza günü Ali Naci Karacan ile Ahmed Şükrü Esmer, Velid Beyi casus misali izlemişler ve fotoğrafları bastırdığı laboratuvarı öğrenmişlerdir.
 Sonrasında da Velid Beyin arkasından dükkâna girip kartpostal parasına fotoğraflardan kopya alarak kendi gazetelerine göndermişlerdir.
Peki, Velid Ebüzziya, bu olayı meslek onuru adına şimdinin basın onur kuruluşlarına şikâyette bulunsaydı, ne cevap alırdı acaba?

13 EKİM 2016, BirGün                            




Hiç yorum yok: