Velid Ebuziyya, hattatlığa da merakından gazetesi
“Tevhid-i Efkâr”da her haberin fotoğrafla çıkmasına özen gösterir, fakat bu
çabası pek ciddiye alınmaz.
Lozan Kongresi’nde oturumları yöneten İngiliz diplomat
Lord Gurzon, yeni Türkiye’nin Avrupa’yı dize getirişinin kapalı kapılar
ardında, törensiz bir biçimde olmasını istemektedir.
Bu yüzden de imza töreninde fotoğraf çekilmesini
taraflara danışmadan yasaklama eğilimindedir.
İsmet İnönü’nün liderliğini yaptığı Türk delegasyonu
ise bu konuda bir sorun çıkarmak niyetinde değildir.
Velid Bey, Lord Gurzon’un amacını anlayarak durumu
İnönü’ye anlatır.
Bunun üzerine İsmet Paşa, restini çeker:
“Eğer törende fotoğraf çekilmezse anlaşmayı imzalamaya
gelmeyecektir.”
Lord Gurzon ise tarihi anı fotoğraflar ile
belgeletmemekte kararlıdır.
Fakat Türk gazetecilerinin fotoğraf makineleri
olmadığını da bilmektedir.
Buna güvenerek kurnazca bir manevrayla yalnızca Türk
gazetecilerinin fotoğraf çekmelerine izin verilebileceğini bildirir.
Lozan’da karargâh kuran gazeteciler arasında Ahmed
Cevdet, Ahmed Şükrü Esmer (Vatan), Ali Naci Karacan (Akşam), Reşid Saffet
Atabinen, Mecdi Sadrettin Sayman (Hâkimiyet-i Milliye), Ahmed İhsan Tokgöz,
Suphi Nuri İleri, Kerami Kurtbay, Hidayet Reel, Kemal Salih Sel (Cumhuriyet),
Asım Us (Vakit), Hüseyin Cahit Yalçın (Tanin) bulunmaktadır.
Bütün bu gazeteciler turist misali boynunda fotoğraf
makinesiyle dolaşan Velid Ebuziyya’ya kimi gün imrenerek bakmakta, kimi gün
dalga geçmektedirler.
Lord Gurson ise Velid Ebuziyya’nın fotoğraf makinesini
çocuk oyuncağı sanmaktadır.
Çünkü flaşı dahi yoktur.
Bu da yetmezmiş gibi Gurzon, imza töreni yapılacak
salonun perdelerini kapattırmıştır.
Buna rağmen Velid Ebuziyya, törenin fotoğraflarını
çekmiş, bir fotoğrafhanede karta bastırdıktan sonra “Semplon Ekspresi” ile
gazetesine postalamıştır.
“Tevhid-i Efkâr”ın rakipleri pek üzüntülü
görünmektedir.
Ancak, üç-dört gün sonra İstanbul gazeteleri Lozan’a
geldiğinde bu kez Velid Ebuziyya üzüntüye boğularak beyninden vurulmuşa
dönecektir.
Çünkü bütün İstanbul gazetelerinde kendi çektiği
fotoğraflar yer almaktadır.
İşin aslı o zaman meydana çıkar.
İmza günü Ali Naci Karacan ile Ahmed Şükrü Esmer,
Velid Beyi casus misali izlemişler ve fotoğrafları bastırdığı laboratuvarı
öğrenmişlerdir.
Sonrasında da
Velid Beyin arkasından dükkâna girip kartpostal parasına fotoğraflardan kopya
alarak kendi gazetelerine göndermişlerdir.
Peki, Velid Ebüzziya, bu olayı meslek onuru adına
şimdinin basın onur kuruluşlarına şikâyette bulunsaydı, ne cevap alırdı acaba?
13 EKİM 2016, BirGün
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder