Zeytin uzun ömürlüdür. Fidanı beş yaşında ürün vermeye başlar. On beş
yaşına gelince verimi ikiye katlanacaktır.
Kadim Anadolu toprağında yüzyıllık zeytin ağaçları bulunmaktadır. Bu da
zeytinin anayurdunun Anadolu olduğunun bir göstegesidir.
Ülkemizde 170 milyon zeytin ağacı bulunduğu biliniyor. Yani zeytin
üretiminde dünyanın dördüncü ülkesiyiz.
Şimdilerde Meclis’te 25 dekardan küçük zeytin alanlarının her türlü
kamu ve enerji yatırımının yanı sıra maden işletmeciliğine de açılması üzerine
bir yasa tasarısı üzerine çalışılıyor.
Ülkede talan edilmeyen bir zeytinlikler kalmıştı. Onu da enerji
yatırımı bahanesiyle madenlere açtık mı, tamam…
Bu, beş yüz bin kadar zeytin üreticisinin ekmeğini elinden almak kadar,
ülke kültürüne, şiirine, edebiyatına vurulmuş bir darbedir de… Haydi onların
diliyle söyleyelim, Nuh tufanında bir güvercinin ağzında bir zeytin demeti ile
gelip hayatın var olduğunu haber vermesinden bugüne hem dünya, hem ülke kültür
ve sanatında zeytinin önemli bir yeri olmuştur. Olacaktır da…
Toprak, zeytinin anayurdudur. Bu yüzden zeytin kendi toprağında yaşamak
ister, bir başka toprağa götürüldüğünde küser, ürün vermez. Savaşta bir tankın
gölgesi düşse de üzerine, örneğin Filistin’de olduğu
gibi, zeytin kendi toprağında boy verir.
İşte şiire zenginlik katan zeytin üzerine birkaç şiir…
Zeytin İlhan Berk’te bir
parça deniz mavisidir:
“Her akşam seninle
Yeşil bir zeytin tanesi
Bir parça mavi deniz
Alır beni”
Bedri Rahmi Eyüboğlu’nda “sitem”dir:
“Önde zeytin ağaçları arkasında yâr
Sene 1946
Mevsim
Sonbahar
Önde zeytin ağaçları neyleyim neyleyim
Dalları neyleyim.
Yâr yoluna dökülmedik dilleri neyleyim.
Yâr yâr! Seni kara saplı bir bıçak gibi sineme sapladılar.”
Cahit
Zarifoğlu’nda ölüm ile yapılan
kahvaltıdır:
“uzak insan sahillerine
kelimeyi dolanan dillere
taşıdılar zeytin
kahvaltı ve zeytin
sofrada üç büyük zeytin üç
kanlı bakış
Ölünün ağzına zeytin kondu
şiş dudakların arasına
sonra geniş omuz yaralarında
adamlar kırılan camlar taktılar”
Nevzat Çelik’e göre zeytinin karası, bakmaya doyulmayan gözlerdir:
“Hangi sevda vurmuş seni
Hangi delikanlı
Gönlüne
Salvo bakışlarla..
Soramam
Zeytin karası gözlerini
Yoluma yatırma
Dayanamam”
Hüsnü Arkan’a göre dallarına
ay doğmuş yeşil duvaklı bir gelindir:
“bak bu ışık
senin ışığın
dallarına ay
doğmuş, delice, delice zeytin
bu bahar yine
gelin olacak
omuzunda yeşil
bir duvak, delice
24
TEMMUZ 2014
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder