CHP Milletvekili Bülent Ecevit, 11 Mayıs 1958’de
TBMM’de Adalet Bakanı’nın yanıtlaması için bir soru önergesi verir: Bedii
Faik’in yazdığı “Tekelonya Cumhuriyeti” başlıklı roman daha yayımlanmadan neden
sansüre uğramış ve yayını engellenmiştir.
Ecevit, daha sonraki oturumlarda söz alarak şöyle
diyecektir:
“Dünya gazetesinde tefrika edilmek istenen,
“Tekelonya Cumhuriyeti” başlıklı tefrikaya daha neşredilmeden sansür konmuştur.
Gerçi Sayın Adliye Vekili bunun savcı tarafından usulsüz olarak yapıldığını
beyan ettiler. Ama biz savcının bu müdahaleyi üst makamlardan emir alarak
yaptığını biliyoruz. Emri verenle, emrin yerine getirilmesini kanunsuz bir tasarruf
sayanın aynı kimse olamayacağını kabul edersek, Adalet Bakanından habersiz
olarak, başka bazı yüksek makam sahiplerinin savcılara böyle kanunsuz emirler
verebilmekte ve bu emirlerini dinletebilmekte olduklarına hükmetmek zorunda
kalırız.”
Peki, nedir bu “Tekelonya Cumhuriyeti”, neyi
anlatmaktadır?
Bizzat yazarı Bedii Faik’ten dinleyelim:
Demokrat
Parti, 1957 seçimlerini kazanmıştır. Fakat bu, ucu 27 Mayıs ihtilaline uzanan
bir sürecin de başlangıcıdır aynı zamanda... İktidar da, muhalefet de
sertleşecek, basın için Tahkikat Komisyonları kurulacaktır.
İşte bu
sırada Dünya gazetesi sahibi Bedii Faik, “Tekelonya Cumhuriyeti” başlığı
altında “hayali” bir roman yazmayı düşünür.
“Tekelonya Cumhuriyeti”, kitaplaşmadan önce
Dünya gazetesinde yayımlanacaktır. Bunun için “Tekelonya” adında gerçekten bir
devlet varmış gibi bir reklam kampanyası başlatılır gazetede...
Örneğin
ilk sayfada “Tekelonya’nın Birleşmiş Milletler’e alınması karar aşamasında...”
şeklinde haberler yer alırken spor sayfasında Tekelonya futbol takımının
Brezilya ile berabere kaldığı duyurulur.
Sanat
sayfası sorumlusu Adnan Benk de Tekelonyalı şair Caramba’nın Nobel Edebiyat
Ödülü’ne aday olduğuna ilişkin haberler hazırlar.
Sonunda
da romanın gazetede yayımlanmasına karar verilir.
Gerçekte
ne Tekelonya diye bir devlet vardır, ne de Caramba adında bir şair ve Brezilya
ile maç yapan bir futbol takımı...
Hepsi
Bedii Faik’in uydurmasıdır...
Yapılan
PR çalışması o kadar inandırıcıdır ki, İstanbul Üniversitesi Hukuk
Fakültesi’nde Devletler Hukuku dersine de konu olacak ve bir gün öğrenciler,
hocaları Prof.Dr.Mahmut Belik’e soracaklardır: “Hocam Dünya gazetesinde
Tekelonya’nın Birleşmiş Milletler’e kabulünün uzadığı şeklinde haberler var, ne
dersiniz?”
“Tekelonya Cumhuriyeti” Dünya gazetesinde
tefrika edilmeye başlar ve bir süre sonra iki sivil polis Bedii Faik’in
karşısına dikilir.
Polisler,
“Beyefendi” derler Bedii Faik’e, “arkadaşlarınızdan yeterli bir bilgi
alabilseydik sizi hiç rahatsız etmeyecektik, ama maalesef bu mümkün olmadığı
için buradayız.”
Bedii
Faik şaşırmıştır. Bir yandan da sorunun ne olduğunu merak etmektedir.
Polislerden
biri soruna açıklık getirir:
“Meselemiz
şu efendim. Biz 4. Şube’den geliyoruz. Müdürüm emrettiler ve inceleyip hemen
sonucu götürmemizi istediler. Mesele zat-ı âlinizin ne zaman, hangi tarihte ve
hangi yoldan Tekelonya’ya gittiğinizin emniyetimizce bilinmemiş olması!”
Söyler
misiniz, ülkenin geldiği duruma bakarak aslında bugün de aynı “Tekelonya
Cumhuriyeti”nde yaşamıyor muyuz?
Bedii
Faik’in yaptığı PR çalışmasının daha âlâsını her gün TV ekranlarında, gazete
sayfalarında görmüyor muyuz?
Ahmet Şık’ın yazdığı kitabın daha matbaaya gitmeden
toplatılması hâlâ hafızalarda yer almıyor mu?
2010’dan bu yılın ilk altı ayına, konulan yayın
yasakları sayısının 149 olduğu da basın özgürlüğünün bir başka kanıtı olsa
gerek...
31
TEMMUZ 2014 BİRGÜN