17 Haziran 2013 Pazartesi

BIRAK GİTSİN ELVEDA, SEN BAŞKALDIRISIN

Nice acılardan süzülmüş gençliğin.
Nice anılardan.
Nice hüzünlerden.
Darbelerden geçirmiş günlerini, dar geçitlerden gecelerini, dehlizlerden sabahını,                          
kör avlularda akşamını.
İkindisi bembeyaz yüzünde bir fotoğrafın, gözleri kelepçeli.
Aşkı illegal.
Umudu bereketli, yoncaların gölgesi vurmuş içtiği suya.
Onuru aydınlık çizgilerinde gün ışığının.
Kuyu diplerine vuran gün ışığının.
Dağ rüzgârlarına vuran gün ışığının.
Denizlere ad olan gün ışığının.
Soyadı emeğin, direncin, bilincin.
Karanfil kokulu özgürlüğün.
Parantez içine alınmış bir ünlem işareti değil senin yaşamın.
Gençliğin, bırak gitsin nereye isterse elveda.
Sen başkaldırısın.

*

Hiçbir çaban olmadı yalnızlığın tuzunu damıtmaya çağlayanlardan.
Sinikliğin, içine kapanıklığın değil.
Çökmüşlüğün değil.
Çürümüşlüğün değil.
Sesin, kır çiçeklerinin sesi serinliği uzun uçurumlardan.
Günlerin renkli resimleriyle kuşatılsa da gazetelerin.
Gecelerin ekranıyla televizyonların.
Uydu ve uyduruk düşlerle şehvetin.
Hiçbir sesin senin sesinden güçlü olmasına izin vermezsin mutlaka.
Gülün kokusunu düşün.
Gülün yaprağını da.
Dikenini de.
Gül yaprağıyla, dikeniyle, kokusuyla; kendisi olmasıyla güzel.
Sen kendinle, kendi gençliğinle güzelsin.
Hangi vedaların rüzgârıyla savrulursa savrulsun elvedalar.
Sen başını kaldırdığınca güzelsin.
Hayata ve ölüme.
Adı ve soyadı olan her şeye...


Masal anlatmıyorsun uzağında kalsa da “hatıra”lar.
Gülüşünden fışkıran coşkudur damarlarının labirentini dolaşan.
Kim, neyle ödeyebilir sınır tanımaz taşkınlığını?
Hangi bedelle?
Gençliğini yaşlandıkça içinde büyütüyorsun.
Nice kasırgalardan geçirdiğin günlerini.
Nice uçurumlardan gecelerini.
Niye özleyesin ki...
O kasırgaları da uçurumları da her gün her gece yeniden yeniden yaşamadın mı?
Doğrusu olan bu değil miydi?
Yerin altındaki unutuşun kanlı çiçeği.

Nice acılardan süzülmüş gençliğin.
Nice anılardan.
Nice hüzünlerden.
Darbelerden geçirmiş günlerini, dar geçitlerden gecelerini, dehlizlerden sabahını, kör avlularda akşamını.
İkindisi bembeyaz yüzünde bir fotoğrafın, gözleri kelepçeli.
Aşkı illegal.
Umudu bereketli, yoncaların gölgesi vurmuş içtiği suya.
Onuru aydınlık çizgilerinde gün ışığının.
Kuyu diplerine vuran gün ışığının.
Dağ rüzgârlarına vuran gün ışığının.
Denizlere ad olan gün ışığının.
Soyadı emeğin, direncin, bilincin.
Karanfil kokulu özgürlüğün.
Parantez içine alınmış bir ünlem işareti değil senin yaşamın.
Gençliğin, bırak gitsin nereye isterse elveda.
Sen başkaldırısın.

*

Hiçbir çaban olmadı yalnızlığın tuzunu damıtmaya çağlayanlardan.
Sinikliğin, içine kapanıklığın değil.
Çökmüşlüğün değil.
Çürümüşlüğün değil.
Sesin, kır çiçeklerinin sesi serinliği uzun uçurumlardan.
Günlerin renkli resimleriyle kuşatılsa da gazetelerin.
Gecelerin ekranıyla televizyonların.
Uydu ve uyduruk düşlerle şehvetin.
Hiçbir sesin senin sesinden güçlü olmasına izin vermezsin mutlaka.
Gülün kokusunu düşün.
Gülün yaprağını da.
Dikenini de.
Gül yaprağıyla, dikeniyle, kokusuyla; kendisi olmasıyla güzel.
Sen kendinle, kendi gençliğinle güzelsin.
Hangi vedaların rüzgârıyla savrulursa savrulsun elvedalar.
Sen başını kaldırdığınca güzelsin.
Hayata ve ölüme.
Adı ve soyadı olan her şeye...


Masal anlatmıyorsun uzağında kalsa da “hatıra”lar.
Gülüşünden fışkıran coşkudur damarlarının labirentini dolaşan.
Kim, neyle ödeyebilir sınır tanımaz taşkınlığını?
Hangi bedelle?
Gençliğini yaşlandıkça içinde büyütüyorsun.
Nice kasırgalardan geçirdiğin günlerini.
Nice uçurumlardan gecelerini.
Niye özleyesin ki...
O kasırgaları da uçurumları da her gün her gece yeniden yeniden yaşamadın mı?
Doğrusu olan bu değil miydi?
Yerin altındaki unutuşun kanlı çiçeği.
Yerin üstünde unutulmuşluğun kanlı çiçeği.
Kendi üzerine açılan gökyüzü.
Sevinci yazan şiir.
Senin şiirin.
Gençliğinin. Bırak gitsin kendi bulduğu acılarda konaklasın elvedası.
Sen kendine ait başkaldırıların acısında...

*

Bırak gitsin elveda, sen başkaldırısın.
Unutma, baş kaldırdıkça var olacaksın...

*

Baş kaldırdığınca seviyorum seni...

n üstünde unutulmuşluğun kanlı çiçeği.
Kendi üzerine açılan gökyüzü.
Sevinci yazan şiir.
Senin şiirin.
Gençliğinin. Bırak gitsin kendi bulduğu acılarda konaklasın elvedası.
Sen kendine ait başkaldırıların acısında...

*

Bırak gitsin elveda, sen başkaldırısın.
Unutma, baş kaldırdıkça var olacaksın...

*

Baş kaldırdığınca seviyorum seni...

06 HAZİRAN 2013, BİRGÜN

Hiç yorum yok: