Nice acılardan
süzülmüş gençliğin.
Nice anılardan.
Nice hüzünlerden.
Darbelerden
geçirmiş günlerini, dar geçitlerden gecelerini, dehlizlerden sabahını,
kör avlularda
akşamını.
İkindisi bembeyaz
yüzünde bir fotoğrafın, gözleri kelepçeli.
Aşkı illegal.
Umudu bereketli,
yoncaların gölgesi vurmuş içtiği suya.
Onuru aydınlık
çizgilerinde gün ışığının.
Kuyu diplerine
vuran gün ışığının.
Dağ rüzgârlarına
vuran gün ışığının.
Denizlere ad olan
gün ışığının.
Soyadı emeğin,
direncin, bilincin.
Karanfil kokulu
özgürlüğün.
Parantez içine
alınmış bir ünlem işareti değil senin yaşamın.
Gençliğin, bırak
gitsin nereye isterse elveda.
Sen
başkaldırısın.
*
Hiçbir çaban olmadı
yalnızlığın tuzunu damıtmaya çağlayanlardan.
Sinikliğin, içine
kapanıklığın değil.
Çökmüşlüğün
değil.
Çürümüşlüğün
değil.
Sesin, kır
çiçeklerinin sesi serinliği uzun uçurumlardan.
Günlerin renkli
resimleriyle kuşatılsa da gazetelerin.
Gecelerin ekranıyla
televizyonların.
Uydu ve uyduruk
düşlerle şehvetin.
Hiçbir sesin
senin sesinden güçlü olmasına izin vermezsin mutlaka.
Gülün kokusunu
düşün.
Gülün yaprağını
da.
Dikenini de.
Gül yaprağıyla,
dikeniyle, kokusuyla; kendisi olmasıyla güzel.
Sen kendinle,
kendi gençliğinle güzelsin.
Hangi vedaların
rüzgârıyla savrulursa savrulsun elvedalar.
Sen başını
kaldırdığınca güzelsin.
Hayata ve ölüme.
Adı ve soyadı
olan her şeye...
*
Masal
anlatmıyorsun uzağında kalsa da “hatıra”lar.
Gülüşünden
fışkıran coşkudur damarlarının labirentini dolaşan.
Kim, neyle
ödeyebilir sınır tanımaz taşkınlığını?
Hangi bedelle?
Gençliğini
yaşlandıkça içinde büyütüyorsun.
Nice
kasırgalardan geçirdiğin günlerini.
Nice uçurumlardan
gecelerini.
Niye özleyesin
ki...
O kasırgaları da
uçurumları da her gün her gece yeniden yeniden yaşamadın mı?
Doğrusu olan bu
değil miydi?
Yerin altındaki
unutuşun kanlı çiçeği.
Nice acılardan
süzülmüş gençliğin.
Nice anılardan.
Nice hüzünlerden.
Darbelerden geçirmiş
günlerini, dar geçitlerden gecelerini, dehlizlerden sabahını, kör avlularda
akşamını.
İkindisi bembeyaz
yüzünde bir fotoğrafın, gözleri kelepçeli.
Aşkı illegal.
Umudu bereketli,
yoncaların gölgesi vurmuş içtiği suya.
Onuru aydınlık
çizgilerinde gün ışığının.
Kuyu diplerine
vuran gün ışığının.
Dağ rüzgârlarına
vuran gün ışığının.
Denizlere ad olan
gün ışığının.
Soyadı emeğin,
direncin, bilincin.
Karanfil kokulu
özgürlüğün.
Parantez içine
alınmış bir ünlem işareti değil senin yaşamın.
Gençliğin, bırak
gitsin nereye isterse elveda.
Sen
başkaldırısın.
*
Hiçbir çaban
olmadı yalnızlığın tuzunu damıtmaya çağlayanlardan.
Sinikliğin, içine
kapanıklığın değil.
Çökmüşlüğün
değil.
Çürümüşlüğün
değil.
Sesin, kır
çiçeklerinin sesi serinliği uzun uçurumlardan.
Günlerin renkli
resimleriyle kuşatılsa da gazetelerin.
Gecelerin
ekranıyla televizyonların.
Uydu ve uyduruk
düşlerle şehvetin.
Hiçbir sesin
senin sesinden güçlü olmasına izin vermezsin mutlaka.
Gülün kokusunu
düşün.
Gülün yaprağını
da.
Dikenini de.
Gül yaprağıyla,
dikeniyle, kokusuyla; kendisi olmasıyla güzel.
Sen kendinle,
kendi gençliğinle güzelsin.
Hangi vedaların
rüzgârıyla savrulursa savrulsun elvedalar.
Sen başını
kaldırdığınca güzelsin.
Hayata ve ölüme.
Adı ve soyadı
olan her şeye...
*
Masal
anlatmıyorsun uzağında kalsa da “hatıra”lar.
Gülüşünden
fışkıran coşkudur damarlarının labirentini dolaşan.
Kim, neyle
ödeyebilir sınır tanımaz taşkınlığını?
Hangi bedelle?
Gençliğini
yaşlandıkça içinde büyütüyorsun.
Nice kasırgalardan
geçirdiğin günlerini.
Nice uçurumlardan
gecelerini.
Niye özleyesin
ki...
O kasırgaları da
uçurumları da her gün her gece yeniden yeniden yaşamadın mı?
Doğrusu olan bu
değil miydi?
Yerin altındaki
unutuşun kanlı çiçeği.
Yerin üstünde unutulmuşluğun
kanlı çiçeği.
Kendi üzerine
açılan gökyüzü.
Sevinci yazan
şiir.
Senin şiirin.
Gençliğinin.
Bırak gitsin kendi bulduğu acılarda konaklasın elvedası.
Sen kendine ait
başkaldırıların acısında...
*
Bırak gitsin
elveda, sen başkaldırısın.
Unutma, baş
kaldırdıkça var olacaksın...
*
Baş kaldırdığınca
seviyorum seni...
n üstünde
unutulmuşluğun kanlı çiçeği.
Kendi üzerine
açılan gökyüzü.
Sevinci yazan
şiir.
Senin şiirin.
Gençliğinin.
Bırak gitsin kendi bulduğu acılarda konaklasın elvedası.
Sen kendine ait
başkaldırıların acısında...
*
Bırak gitsin
elveda, sen başkaldırısın.
Unutma, baş
kaldırdıkça var olacaksın...
*
Baş kaldırdığınca
seviyorum seni...
06 HAZİRAN 2013, BİRGÜN
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder