Hayatının
kaç baharından beri yollardasın şair?
Kaç kışından, hangi yazından beri yolculuklarda?
Ömrümün yarıdan fazlası yollarda,
yolculuklarda geçti.Bir süredir hasret kalmışım yollara, yolculuklara...
Adı unutulmayası Memet Fuat, hazırladığı
“Çağdaş Türk Şiiri” antolojisinin sonuna en “genç” şair olarak beni eklemişti.
Yıllarca da bu yüzden “genç” şair olarak anıldım.
Şimdilerde ise yakama bir “usta” sözcüğü
eklenir oldu.
Daha doğrusu “ustalara saygı”...
Geçen hafta adıma düzenlenen iki
“ustalara saygı” toplantısı nedeniyle yolcuydum, yollardaydım.
İstanbul Nişantaşı’nda başlayan
yolculuğun son durağı Antalya idi.
İşte bu yolculuktan “not
defteri”me düşenlerden küçük bir bölüm:
*Nişantaşı Nuri Akın Anadolu
Lisesi Şiir Şöleni’nin, kendi deyişleri ise “ağır misafir”lerindendim. Okulun
müdürü İbrahim Şentürk, edebiyat öğretmenleri Hüseyin Akın, Cumali Şimşek de
şair olunca, etkinlikler neden bir şiir şölenine dönüşmesin?
*Okulun konferans salonunda 500’e
yakın şiirsever öğrenci ile olmak gerçekten heyecan verici idi.
*Toplantı sonrası söyleşi öğretmen
ve öğrencilerle bahçede de devam etti. Anladım ki, kızlar daha çok şiir okuyor.
Aşık Veysel’in torunu ile tanıştım. Bir kız öğrenci boynuma sarıldı göz yaşları
ile, iki yıl önce kaybettiği şair dedesine benzediğim için...
*Ertesi gün Ferruh Tunç ile dört
günlük Antalya yolculuğu başladı Antalya Sanatçılar Derneği’nin (ANSAN)
davetlisi olarak. Şiirim üzerine Ferruh Tunç ve Halim Yazıcı idi, ama en çok
beni konuşturdular.
*İki gün boyunca dört oturumda
Antalyalı şairlerle şiirin geleceği, okur-şiir ilişkisi gibi konular
tartışıldı.
*Şair kardeşim Metin Demirtaş
ziyaret edilerek hasret giderildi.
*Antalya da şiir dışında günlük,
gündelik sorunlar da gündeme geldi.
*İstanbul’da üç liradan aşağı
düşmeyen domates, Antalya’da 15-20 kuruştu. Nedeni domatesleri Rusya’nın
almaması imiş, seradaki domatesleri toplamalanlar bile var.
*“Köy kahvaltısı” modası
Antalya’da da yürürlükte. Adı “köy” ama, yöresi belli değil. Kahvaltı tabağının
yanına yöresine bir kuru incir, biraz ceviz içi kondu mu, al sana köy
kahvaltısı...
*Muratpaşa’da denizin önüne bir
beton kitlesi dikilmiş, bir güzelim Nâzım Hikmet heykeli, deniz ile ufukun
önünde bir beton perde, kim akıl etmişse...
*Düden’in denize döküldüğü yerde
olağanüstü bir şelale ve çevresinde bir park var. Ama turizm beldesinin bu güzel
parkında bir bardak çay içecek bir mekanın olmayışı şaşırtıcı.
*Kaleiçi’nde saray yavrusu köşklerin
fiyatı uçmuş... 4-5 yıldır satılık ya da kiralık olarak müşterisini bekleyen
köşkler neredeyse yıkılmaya yüz tutmuş vaziyette...
*Halk CHP’li belediye başkanından
umudunu kesmiş, AKP için de “Başbakan bize küstü, buradan ona ekmek çıkmaz”
diyorlar.
Anlatacak daha çok şey var.
Yol uzun, ama ömür yollarla,
yolculuklarla daha da uzun çünkü...
23 MAYIS 2013, BİRGÜN