Özgen Berkol Doğan, genç bir bilim
insanıydı. Robert Kolej’i bitirmiş, öğrenimini yurtdışında sürdürdükten sonra, dünya
fizik dünyasında “geleceğin yıldızları” arasına adını yazdırmıştı.
Boğaziçi Üniversitesi Fizik
Bölümü’nde Araştırma Görevlisi ve Doktora öğrencisi, aynı zamanda da Cenevre –
CERN Axion Deneyi çalışanıydı.
Türkiye’ye döndükten sonra
uluslararası kongrelerde ülkemizi temsil etmiş, 30 Kasım 2007’de Isparta’ya,
Süleyman Demirel Üniversitesi’nde düzenlenen çalıştaya giderken ATLASJET
uçağının düşmesi sonucunda, başka bilim adamlarıyla birlikte, 27 yaşının
baharında yaşamını yitirmişti.
Sadece fizikle ilgilenen bir genç
değildi.
Geniş bir “ilgiler
yelpazesi”ne sahipti.
Edebiyat, spor, sinema,
fotoğrafçılık, dağcılık gibi dallarla çok yakından ilgileniyordu.
Ayrıca, Türkçeye üç de bilimkurgu
romanı çevirmişti.
Dans, özellikle Latin dansları ve
tango da tutkularından biriydi.
İki gün sonra, 1 Aralık’ta Kadıköy
Moda caddesinde Özgen Berkol Doğan adına bir kütüphane açılacak.
30 Aralık, yani yarın ise Berkol
Doğan’ın beşinci ölüm yılı…
Kalp ve Damar Hastalıkları Uzmanı
Prof.Dr. Nevzat Doğan, oğlunun anısını yaşatmak amacıyla beş yıldır dur durak
bilmeksizin çalışmakta…
Bu beşinci ölüm yılında, Özgen
Berkol Doğan’ın yazdığı ve baba Nevzat Doğan eliyle gönderilen bir mektup
aldım.
Okurlarla paylaşmak isterim.
“30 Kasım 2007’de Süleyman Demirel
Üniversitesinde bir çalıştaya giderken Isparta’da meydana gelen ATLASJET uçak
kazasında hayatımı kaybettim. O günden bu yana gerek ailemin gerekse beni
sevenlerin yaptıklarını görüyorum, izliyorum ve mutlu oluyorum. Zaman zaman da
onlarla bir şekilde iletişim kurarak, bunu onlara hissettiriyorum.
Bunlardan biri yaşadığım dönemde
çok büyük bir tutkum olan Latin dansları ve tangoydu ki okulum Robert Kolej
benim adımla her yıl liseler arası bir dans festivali yapıyor. Memnun olmamak
mümkün değil. Her yıl dans tutkunu genç kardeşlerimi izlemek ve onların yıldan
yıla geliştiğini görmek büyük keyif.
Ben; dans, edebiyat, sinema, spor (dağcılık,
kaya tırmanışı), fotoğraf gibi tutkuları olan bir bilim insanıydım. Ailem bütün
bu yanlarımı yaşatmaya kararlı gördüğüm kadarıyla. Boğaziçi Üniversitesi Fizik
Bölümü’nde Araştırma Görevlisi ve Doktora öğrencisi, aynı zamanda da Cenevre –
CERN Axion Deneyi çalışanıydım. Bu arada bütün bu hobilerime de zaman
ayırabiliyordum.
Ailem; bilim insanı olmamdan yola
çıkarak her yıl biri Boğaziçi Üniversitesinde, diğeri Süleyman Demirel
Üniversitesinde olmak üzre, benim de çalıştığım “Yüksek Enerji Fiziği”
konusunda çalışan iki kişiye ödül ve burs veriyor.
Yaşadığım döneme, ki topu topu 27
yıl, sanki zamanımın kısa olduğunu bilirmiş gibi, çok şey sığdırmaya çalıştım.
Bir bilim insanı olarak “Bilimkurgu” ya çok ilgi duyuyordum ve üç bilimkurgu
romanını tercüme ederek Türk yazınına kazandırdım ve İthaki Yayınları’ndan
yayınlandı. Ailem de şimdi benim adıma, sanıyorum Türkiye’deki ilk, “Bilimkurgu
Kütüphanesi”ni kuruyorlar. Ellerinde,
şimdilik, yeterince bilimkurgu kitabı olmadığı için de her türden 4500 kadar
kitapla bu kütüphaneyi 1 Aralık’ta
Kadıköy, Moda Caddesi, No: 6 Kat:1’de açıyorlar.
Katkılarınızla büyüyeceğine
inandığım ve adımı yaşatacak bu kütüphanenin açılışına hepinizi bekliyorum.”
Ayrıca kütüphanenin davetiyesinde
yer alan şu görüşe de katılmamak mümkün değil…
“Bırakalım onların tarihini hayal
edenler değil, gerçekleştirenler yazsın. Bizimki hayal edenlere ve onların
hayallerine açık olsun. Sesini duyacak, hayallerini dinleyecek kimsenin
olmadığı bir yaşamdansa, hayallerin ölümsüzleştiği bir ölüm olsun bu seferki…”
Bu yüzdendir ki, Berkol Doğan
ölümden genç idi…
Öyleyse 1 Aralık Cumartesi günü,
elimizde bir bilimkurgu ya da bir başka kitapla
“yeni hayaller kurmak ve eskileriyle buluşmak için” saat 15.00-22.00
arası Moda Caddesi 6 numarada Özgen Berkol Doğan ile birlikte olmaya…
29 KASIM 2012, BİRGÜN