“Çarşı-yı Kebir”
dermiş eskiler... “Pera” dilindeyse “Büyük Çarşı.” Orhan Veli şiirini
yazdığından beri “Kapalı Kutu”, yani halkın günlük yaşamındaki adıyla bugün
“Kapalıçarşı” olarak anılmakta…
Ben saymadım,
öyle yazıyor kitaplar…
Yollar ve
yolların yanında sıralanmış dükkânlar...
Yolların çarşı
sınırına ulaşan uçları kapılar ile bitiyor.
On sekiz kapısı
var.
Dar sokaklardan
geniş caddelere kadar değişik boyutlardaki 61 yol üzerinde 300 dükkân
bulunmakta...
Bir de yol
ağızlarında mekân tutmuş üstü açık “dükkân”lar var ki, onların sayısını
kitaplar dahi bilmiyor.
Dr.Ayşen
Şatıroğlu ile Dr.Oya Okan “Çarşı –Esnaf Kapalıçarşı” başlıklı çalışmalarında
Anadolu coğrafyasında ve Osmanlı imparatorluğunun sınırları içinde çarşıların
temel öğesi olan esnaf örgütlenmesinin tarihsel izleri üzerinden esnaf
kültüründeki değişimi belirlemeyi amaçlıyorlar. (İstanbul Ticaret Odası
Yayınları)
Çalışmanın
ana eksenini de “Kapalıçarşı” oluşturmakta…
İstanbul
Ticaret Odası Yönetim Kurulu Başkanı Murat Yalçıntaş’ın altını çizdiği gibi,
çarşılar her zaman alışverişin nabzının attığı mekânlar olmuştur. Çünkü
çarşılar yalnızca ticaretin değil, aynı zamanda sosyal hayatın da şekillendiği
yerlerdir. Çarşılarda yalnızca alışveriş yapılmaz, kentin güvenliğinden dinsel
gelişmelere bütün sosyal sorunlar da ele alınır.
Hüseyin
Öztürk’ün “Tarihin ve Medeniyetin Beşiği Çarşılar” çalışması da bir anlamda
“Çarşı –Esnaf Kapalıçarşı” kitabını tamamlar nitelikte… (İstanbul Ticaret Odası
Yayınları)
Öztürk,
Osmanlı devletinin çarşı ve esnaf kültürünü mercek altına alırken ilginç
bilgiler de veriyor.
Örneğin
dünyanın ilk borsası bugün Kütahya sınırlarında bulunan Aizanoi antik kentinde
kurulmuştur ve borsa, M.S. II. yüzyılın ikinci yarısında tahıl pazarı olarak
kullanılmıştır.
Konya,
1868 yılına kadar düzenli bir çarşı kültürü ve mimarisine rastlanan bir kenttir.
1868’de geçirdiği büyük bir yangınla bedestenlerin ve yan çarşıların büyük
bölümünü kaybeder. Konya Valisi Burdurlu A.Tevfik Paşa, yangın sonrası çarşıyı
düzgün ve planlı bir biçimde yeniden inşa ettirir.
Ahilik
kültürü bütün Anadolu’yu donatırken, Konya’ya da uğrar. Fakat Konya’da Ahiliğe
benzer bir başka Ahilik kimlik kazanır.
Çünkü
Konya’da ilk kez bir “Çarşı Ağalığı” uygulaması hayata geçecektir. “İhtisap
Ağalığı” da denilen “Çarşı Ağalığı”, Konya’nın ilk yönetim teşkilatı olur ve
1876’da belediye haline dönüştürülerek Konya Belediyesi kurulacaktır.
Beyşehir’de
bir “kar havuzu” bulunmaktadır.
Peki,
nedir “kar havuzu?”
Birincisi
“Selçuklu geleneklerinin devamı olan sembolik bir avlu ya da havuzdur.”
İkincisi “kar deposu”dur. Camideki sedir ağaçlarının nem gereksinmesini gidermesi,
kuruyup çatlamasını önlemek için düşünülmüş bir kuyu olduğu söylenmekle
birlikte yazın halkın soğuk su içmesi içinde yapıldığı rivayet edilmektedir.
Küreselleşen
dünyamızda ne yazık ki, artık çarşıların yerini AVM’ler almakta…
ŞAİRİN
NOT DEFTERİ
*Ressam
Hüsamettin Koçan’ın kuruculuğunu yaptığı Bayburt’taki “Baksı Müzesi”, 2012
etkinliklerini “Mesafe ve Temas” başlığı altında düzenleyecek. Çağdaş sanat ile geleneksel el sanatlarına
aynı çatı altında yer veren bu müze, haziran ayından itibaren izleyicisiyle
buluşacak olan sergi ve atölye çalışmalarını sanat, tasarım, moda ve yemek
kültürü olmak üzere dört farklı düzlemde gerçekleştirmeyi amaçlıyor.
*TMMOB
Mimarlar Odası Ankara Şubesi, mimarlık kent ve çevre kültürünü çocuklarla
paylaşmak, çocuk kültürü ile mimarlık kültürünü buluşturmak amacıyla 2002’de
başlattığı ve 20 bin çocukla yürütülen “Çocuk ve Mimarlık Çalışmaları’nı
anlatan bir belgesel hazırladı. Belgeselin gösterimi geçen günlerde Ankara
Sanat Tiyatrosu’nda kutladı.
KUM
Henüz
kurumadan güneşin turunç kumu
bugün
de hülyasından damıt uykumuzu…
12 NİSAN 2012, BİRGÜN
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder