Yahya Kemal, Divan şairlerinden Baki, Nail-i Kadim ve
Nedim’i severmiş, en çok da Baki’yi…
Üstada göre Sinan mimaride ne yapmışsa, Baki de şiirde
onu yapmıştır.
Salâh Birsel “Aynalar Günlüğü”nde Yahya Kemal’den
şöyle söz eder:
“Doğrusu Yahya Bey -şairimiz kendinden açarken hep
‘Yahya Kemal Bey’ der- yazınımızda büyük variller devirmiştir.
1912’de Paris’ten İstanbul’a ‘Parnasse’ lavantaları
sürünerek geldiğinde, genç şairlerin çoğu kendilerinden geçmişlerdir.
Onun karşısında, ağızları bir karış açık, el pençe
divan duruyorlar, öksürdüğü zaman ‘Ne musiki’ diyerek havaya uçuyorlar, gönül
indirip kendi şiirlerinden birini okuduğunda ‘Vallahi harika’ diye iki yana baş
sallıyorlardır.
Halit Fahri (Ozansoy), o yıllarda, onu içeren ve
kendisini dışta bırakmayan şu iki dörtlüğü yazmıştır:
“Bahara bayılırım
Kırlara yayılırım
Kışın uyuşur kalır
Baharda ayılırım
Mithat Cemal gelincik
Yahya Kemal papatya
Ben onlara nispetle
Yasemin sayılırım.”
Bunun üzerine İbrahim Alâettin (Gövsa) şöyle bir
karşılıkta bulunur:
“Şairim der de tufeyli yaşatır gövdesini
Dayanıp köhne Nedim artığı üç beş satıra
Senelerden beridir aynı sakız aynı ceviz
Seneler var ki doğursun diye baktık katıra
Günlüklerinde başkalarını mayın tuzaklarına çeken
Salâh Birsel, kendisini de sarakaya almaktan çekinmez.
Yine “Aynalar Günlüğü”nde dost bir öğretmenin yazdığı
ve sonradan notları arasında bulduğu şu dörtlüğü de kendi deyişi ile vay
vaylar, hay haylar…
“Yaman eleştirici Salâh
Kalem onda bir silah
Dikkat et konuşurken
Giydirir sana külah”
Binbir gece denemelerinin nakış ustasına göre
“yazarların, sanatçıların çoğu akrep, bir maymuncu, kıskanç köpek”tir.
Tatlı tatlı laf üretirken bile iğnelemekten geri
kalmazlar.
Oysa övgülerin çoğu okurlara özgüdür.
Çünkü onlarda çekemezlik, kıskançlık, dümeni kırıklık
gibi çoğu yazarın boğazına sarılan zehirli ve hayın sarmaşıklardan hiçbiri
yoktur.
Boşuna dememişler:
Şairdir ne yapsa yeridir…
10 KASIM 2016, BirGün
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder