ŞAİRLERİN
“HOCA”LIĞI…
Ahmet Haşim, Sanâyi-i Nefise Mektebi'nde (Güzel
Sanatlar Akademisi) mitoloji dersleri
vermektedir.
Bedri Rahmi Eyuboğlu da Haşim'in öğrencileri arasındadır.
Bedri Rahmi 26 Şubat 1936 tarihli “Kültür Haftası”nda Haşim’in
hocalığını şöyle anlatıyor: “Bilhassa estetik dersleri bize şair ve güzel
konuşan adam tarafını tanıtıyor ve dersleri dar bir çerçeve içerisinde bunalıp
kalmıyor. Hiç umulmadık bir taraftan Haşim'in bütün zekâsı taşıyor.”
Bir gün, "Elle yapılan eşyanın makine ile yapılanlarla
mukayese kabul etmeyecek üstünlüğünü" anlatmaktadır. Örnek olarak
"Rols Roys" otomobilini ve bunun en önemli aksamının elle yapılmış
olmasının dünyanın en pahalı ve en mükemmel otomobili oluşundan söz eder.
"Karanfil" şairinin "karbüratör" ve "şase"
üzerin verdiği bilgi öğrencileri şaşkına çevirecektir.
Haşim ayrıca dersinde en küçük fısıltıya dahi sinirlenmekte,
konuşanları sınıftan atmaktadır. Dışarıya atılanlar arasında çoğunlukla da
bayanlar bulunmaktadır.
Yine bir gün renklerden söz etmektedir. Bir aralık anlatmak
istediği rengin ismini unutur. Arka sıralardan bir öğrenci, “Tozpembe” diye
anımsatır.
Haşim bunu çok beğenir ve öğrencisine teşekkür eder.
Fakat bir aralık arka sıradan ufak bir fısıltı ve tutulamayan
bir kahkaha yükselir gibi olur...
Haşim'in zaten kırmızı yüzü bir o kadar daha kızarmıştır.
Gözlerinde hatırı sayılır nefretle karışık bir kin parladığını
gördük: Hitit heykellerinin kısa ve şişman parmaklarına benzeyen parmağı ile
tam fısıltının geldiği yeri göstererek o öğrenciye, “Efendi!” diyecektir, “Bir
toz pembesini bize bu kadar pahalıya satma!”
Ve o öğrenciyi bir daha Haşim'in dersinde kimse göremeyecektir.
Yahya Kemalde
Bahriye Mektebi’nde Necip Fazıl’ın tarih hocasıdır.
Necip Fazıl’ın
anlattığına göre üstat, bir yıl içinde yalnızca “Lösid” destanını okutmuştur.
O günleri şöyle
yad etmektedir Necip Fazıl:
“Ağzı köpürerek
büyük bir vecdle anlattığı bu destanda, (Lösid) tam ayağını üzengiye atıp eyere
sıçramak üzereyken boru çalar, Yahya Kemal askerce olmasına çalıştığı bir
temennah çakarak sınıftan kaçarcasına çıkar ve öbür derste, ‘Nerede kalmıştık’
diye sorup ‘Lösid ayağını üzengiye atıyordu’ cevabını alınca hikâyesine yine
öncesinden başlayarak ve hep aynı noktada, (Lösid) ayağını üzengiye atarken
fırlayıp giderdi. İstikameti de Büyükada...”
Bir gün, birkaç
derstir okulda görünmeyen Yahya Kemal’in hasta olduğu söylentisi yayılır.
Söylentiye göre
Yahya Kemal intihara kalkmıştır.
Muhtemelen de
âşık olduğu Nâzım Hikmet’in annesi Celile Hanım yüzünden zehir içmiştir.
Bir kaç gün
sonra okulda görülür.
Necip Fazıl ve
arkadaşları üstada bir muziplik düşünürler.
Yahya Kemal
sınıfa girince bütün öğrenciler ayağa kalkar.
Üstat, şaşkın ve
perişan bir halde “Oturunuz” emrini verir.
Herkes oturur,
fakat yalnızca Necip Fazıl ayaktadır.
Yahya Kemal,
“Niçin oturmuyorsunuz!” diyecek olur.
Necip Fazıl,
“Sınıf namına bir maruzatım var” diye söze başlar ve ardını getirir:
“Kibrit suyu
içerek intihara kalktığınızı duyduk. Bu yüzden sınıf adına üzüntülerimizi
bildiririm.”
Yahya Kemal,
öfkeyle yerinden fırlar, not defterini çıkarır ve ç’leri j olarak telaffuz
ederek sorar:
“Nümeronuz kaj?”
“1054.”
“Bin kaj?”
“54 efendim...”
Ardından da
Necip Fazıl hakkında “askeri edep ve terbiye” sınırını aşma suçundan müthiş bir
rapor yazarak okul kumandanlığına verecektir.
Necip Fazıl,
hikâyenin sonunu şöyle özetleyecektir:
“Bahriye
Mektebi’nde saatle girilen ‘kodes’ isimli tahta dolabında galiba bir kaç saat
kaldım.”
KARANFİL
Yârin
dudağından getirilmiş
Bir
damla alevdir bu karanfil,
Ruhum
acısından bunu bildi!
Düştükçe
vurulmuş gibi yer yer,
Kızgın
kokusundan kelebeklere,
Gönlüm
ona pervane kesildi.
AHMET HAŞİM
12 MAYIS 2016,
BirGün
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder