Orhan Kemal’in yumurta ile
ülfetini bilmiyorum. Ama üstat, lacivert elbisenin altına “yumurta topuk”
ayakkabı giymeyi pek severdi. Yakın arkadaşları Yelfe İhsan ile Muzaffer
Buyrukçu dışında Bıyık Talat da Orhan abi misali giyinirdi.
Benim yumurtaya ülfetim ise böbrek
yetmezliğinden dolayı yasak olduğu için başladı.
Üç yıldır çektiğim böbrek
yetersizliği nedeniyle gittiğim diyaliz merkezinin diyetisyeni sabah
kahvaltısında bir kibrit kutusu beyazpeynir, beş adet zeytin, bir yumurtanın
beyazı ile bir su bardağı çay öneriyor.
Üç yıldır da bu diyeti uygulamaya
çalışıyorum.
Bir süre önce de yumurtayı
diyetten azat etti.
Artık sarısı dahil haftada iki
yumurta yiyebilirmişim…
KAHVALTIDA YARIM YUMURTA
12 Eylül döneminde yirmi ay er
olarak askerliğimi yaparken rakı, beyazpeynir ve denizden sonra en çok
özlediğim de yumurta idi.
Kışlada pazartesi ve cuma
sabahları kahvaltı verilirdi erata. Menü de aynı şimdi benim bugün uyguladığım
diyet rejimi gibi.
Dört kişilik masada her ere bir
kibrit kutusu kadar beyazpeynir, beş adet zeytin, bir yumurta ve bir maşrapa
karavana çayı…
Ancak bölük komutanı Yalçın
yüzbaşı nöbetçi ise bu kahvaltı gerçekleştirildi. Onun olmadığı günlerde dört
kişiye bir yumurta düşerdi.
Zeytin çekirdekleri biriktirilip
tespih yapılırdı, ama o tek yumurtanın sırrına kimse erişememişti. O zamanlar
protesto eylemlerinde yumurta atmak gibi olay da yoktu.
Kimi “münafık”lar yumurtaları
astsubayların çaldığını falan rivayet ederlerdi, ki ne münasebet?
Sıkı bir yönetimde böyle bir iş
mümkün mü?
Bense yumurtaların acil durumlar
için depoya kaldırıldığını söylemeye çalışırdım. Öyle ya, bütün ülkede
sıkıyönetim var, üstelik kimin aklına ve haddine gelecek Kenan Evren ve
generallerine yumurta atmak?
Bugün, savcılardan bize yirmi ay
boyunca bildirilerini her akşam işkence yaparcasına okutturan Evren ve
arkadaşlarından bu yumurtaların hesabını sormasını da isterim doğrusu…
Bütün bunlar otuz yılın ardında
kaldı.
Ama bugün “özellikle küçük
çocukların en önemli besin maddeleri arasında yer alan yumurtanın fiyatının
okulların açılmasıyla tavan yapmasına” ne demeli?
Gazetelerde yer alan haberlere
göre üç hafta önce toptan fiyatı tanede 12 kuruş olan yumurta, 24 kuruşa
çıkmış; 30’luk kolinin ise perakendede 10 lirayı aşmış...
Bu da yumurtaya yüzde yüz zam
anlamına geliyor.
Yumurta Üreticileri Birliği
(Yum-Bir) Başkanı Derya Pala ise okulların açılmasının ve havaların soğumasının
aynı döneme denk geldiğini, bunun da iç piyasada talebi artırdığını söylemiş…
Bence Pala’nın zam gerekçesi hiç
de inandırıcı değil.
MAAŞTA BİR DELİK DAHA
Yumurta zammı ile birlikte elbette
başta pasta, kek olmak üzere yumurta ile yapılan yiyeceklerin fiyatı da
artacaktır.
Bu, benim diyet listem gereği
emeklilik maaşımda bir delik daha açılacak demektir.
Küçükleri bir yana bırakın,
üniversiteler de açıldı. Yumurtaya zam da gençliğin protesto eylemlerinin
habercisi olmalı…
Öğretim harçlarıyla boğuşan hangi
genç, üç kuruş olan cep harçlığına kıyacak da zamlı yumurtayla protesto eylemi
yapacak?
Bence zammın asıl gerekçesi de bu,
gençlik eylemlerinin böylece önünü kesmek yani…
Gençliği ne kadar
susturabilirlerse; o da ayrı bir konu…
20 EYLÜL 2012, BİRGÜN
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder