24 Eylül 2012 Pazartesi

YUMURTAYA ZAM, GENÇLİĞE NİZAM!



Orhan Kemal’in yumurta ile ülfetini bilmiyorum. Ama üstat, lacivert elbisenin altına “yumurta topuk” ayakkabı giymeyi pek severdi. Yakın arkadaşları Yelfe İhsan ile Muzaffer Buyrukçu dışında Bıyık Talat da Orhan abi misali giyinirdi.

Benim yumurtaya ülfetim ise böbrek yetmezliğinden dolayı yasak olduğu için başladı.

Üç yıldır çektiğim böbrek yetersizliği nedeniyle gittiğim diyaliz merkezinin diyetisyeni sabah kahvaltısında bir kibrit kutusu beyazpeynir, beş adet zeytin, bir yumurtanın beyazı ile bir su bardağı çay öneriyor.

Üç yıldır da bu diyeti uygulamaya çalışıyorum.

Bir süre önce de yumurtayı diyetten azat etti.

Artık sarısı dahil haftada iki yumurta yiyebilirmişim…

 

KAHVALTIDA YARIM YUMURTA

12 Eylül döneminde yirmi ay er olarak askerliğimi yaparken rakı, beyazpeynir ve denizden sonra en çok özlediğim de yumurta idi.

Kışlada pazartesi ve cuma sabahları kahvaltı verilirdi erata. Menü de aynı şimdi benim bugün uyguladığım diyet rejimi gibi.

Dört kişilik masada her ere bir kibrit kutusu kadar beyazpeynir, beş adet zeytin, bir yumurta ve bir maşrapa karavana çayı…

Ancak bölük komutanı Yalçın yüzbaşı nöbetçi ise bu kahvaltı gerçekleştirildi. Onun olmadığı günlerde dört kişiye bir yumurta düşerdi.

Zeytin çekirdekleri biriktirilip tespih yapılırdı, ama o tek yumurtanın sırrına kimse erişememişti. O zamanlar protesto eylemlerinde yumurta atmak gibi olay da yoktu.

Kimi “münafık”lar yumurtaları astsubayların çaldığını falan rivayet ederlerdi, ki ne münasebet?

Sıkı bir yönetimde böyle bir iş mümkün mü?

Bense yumurtaların acil durumlar için depoya kaldırıldığını söylemeye çalışırdım. Öyle ya, bütün ülkede sıkıyönetim var, üstelik kimin aklına ve haddine gelecek Kenan Evren ve generallerine yumurta atmak?

Bugün, savcılardan bize yirmi ay boyunca bildirilerini her akşam işkence yaparcasına okutturan Evren ve arkadaşlarından bu yumurtaların hesabını sormasını da isterim doğrusu… 

Bütün bunlar otuz yılın ardında kaldı.

Ama bugün “özellikle küçük çocukların en önemli besin maddeleri arasında yer alan yumurtanın fiyatının okulların açılmasıyla tavan yapmasına” ne demeli?

Gazetelerde yer alan haberlere göre üç hafta önce toptan fiyatı tanede 12 kuruş olan yumurta, 24 kuruşa çıkmış; 30’luk kolinin ise perakendede 10 lirayı aşmış...

Bu da yumurtaya yüzde yüz zam anlamına geliyor.

Yumurta Üreticileri Birliği (Yum-Bir) Başkanı Derya Pala ise okulların açılmasının ve havaların soğumasının aynı döneme denk geldiğini, bunun da iç piyasada talebi artırdığını söylemiş…

Bence Pala’nın zam gerekçesi hiç de inandırıcı değil.

 

MAAŞTA BİR DELİK DAHA

Yumurta zammı ile birlikte elbette başta pasta, kek olmak üzere yumurta ile yapılan yiyeceklerin fiyatı da artacaktır.

Bu, benim diyet listem gereği emeklilik maaşımda bir delik daha açılacak demektir.

Küçükleri bir yana bırakın, üniversiteler de açıldı. Yumurtaya zam da gençliğin protesto eylemlerinin habercisi olmalı…

Öğretim harçlarıyla boğuşan hangi genç, üç kuruş olan cep harçlığına kıyacak da zamlı yumurtayla protesto eylemi yapacak?

Bence zammın asıl gerekçesi de bu, gençlik eylemlerinin böylece önünü kesmek yani…

Gençliği ne kadar susturabilirlerse; o da ayrı bir konu…

  

20 EYLÜL 2012, BİRGÜN

Hiç yorum yok: